Kanadalı Denis Villeneuve yönetmenliğini yaptığı Sicario, yalın ancak çarpıcı hikayesi ile izleyicileri etkilemeyi başarıyor.
Filmin konusu kısaca şu şekilde. Her zaman hukukun üstünlüğünü savunan, idealist bir FBI ajanı olan Kate Macer ( Emily Blunt ), Meksika karteline karşı Amerikan Özel Kuvvetlerince düzenlenecek olan gizli bir göreve seçilir. Başlarda kendisine bu operasyon ile ilgili pek fazla bilgi verilmeyen Kate, olayların ilerlemesi ile birlikte bazı şeylerin çok yanlış gittiğini anlayacaktır. Zira Matt Graver ( Josh Brolin ) komutasındaki özel kuvvetler kanunları hiçe sayarak bu operasyonu yürütmektedir. Ekibin amacı ise Meksika sınırında bir kaos ortamı yaratmak ve oluşan bu kaos ortamı nedeniyle kartelin Amerika ayağının başı olan Manuel Diaz'ın Meksika'ya giderek kartelin başı ve fakat yeri tespit edilememiş olan Fausto Alarcon ile buluşmasını sağlamaktır. Plan tıkır tıkır işlemektedir ve her şey istendiği gibi gitmektedir. Sonunda planlandığı üzere Manuel Diaz Meksika'nın yolunu tutar.
Yalın ve basit bir hikaye üzerine inşa edilmiş olsa da filmi beğenmemin başlıca nedeni, Amerika'nın kartelle olan savaşını tarafsız bir şekilde ele alıyor olmasıdır. Zira propaganda yapmaya çok müsait bir konu filmde işleniyor olsa da hikaye tüm çarpıcılığı ve tarafsızlığı ile izleyicilere sunuluyor. Kısacası filmde; suçla mücadele ederken, bu mücadeleyi verenlerin hukuku yok sayarak suçu işleyenlerin yollarına başvurması ciddi şekilde eleştiriliyor.
Film genel olarak ağır ilerleyen bir film olsa da yine de izleyicinin ilgisini canlı tutmayı ve izleyiciyi sıkmamayı başarıyor düşüncesindeyim. Başarılı bir finalle son bulan film, kesinlikle izlenmeyi hak ediyor düşüncesindeyim.
Emily Blunt, idealleri yıkılan Kate Macer rolünde başarılı bir işe çıkarıyor olsa da filmi Benicio Del Toro'nun sırtladığını rahatlıkla söyleyebilirim. Zira filmi izlediğinizde ne demek istediğimi anlayacaksınız düşüncesindeyim.
Sonuç olarak sağlam hikayesi ile izlenmesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum.
0 yorum :
Yorum Gönder