La Casa de Papel


Yoksa siz hala izlemediniz mi? 

An itibari ile birinci sezonu bitirip, koşa koşa klavyenin başına geçmiş bulunmaktayım. Hiçbir diziyi yazmak için bu kadar sabırsızlandığımı hatırlamıyorum. Nereden başlayacağımı, nasıl yazacağımı inanın hiç bilmiyorum. El profesör, Berlin, Ciao Bella... İnanın diziyi izledikten sonra bu kelimeler sizin için çok farklı anlamlar taşımaya başlayacak. 

Here wego.. 

Öncelikle bir Netflix dizisiyle karşı karşıya olduğunuzu belirtiyim. Dizi 2 sezondan oluşuyor. Ben henüz ikinci sezonunu izlemeye başlamadım. Birinci sezon bir solukta izleyeceğiniz 13 bölümden oluşuyor. Her bir bölüm süresi 45-55 dk bandında. Kabul ediyorum yoğun iş ve okul temposu olanlar için biraz uzun bir süre. Ancak şunu garanti ederim ki, hiçbir bölümü izlerken ‘ne kadar da uzun, kaç dakika kaldı bitmesine’ şeklinde cümleler kurmayacaksınız. Aksine bölümün bittiğini ekranın kararmasıyla fark edip, ‘ne ara bitti koca bölüm’ diyeceksiniz. Uykusuz gecelere şimdiden hazır olun derim. Gelelim dizinin konusuna.. Dizi başlangıçta klasik bir soygun hikayesi gibi başlıyor. Oceans Eleven ve devam filmlerini izleyenler bilir, tempo hiç düşmez, hırsızlar kendilerine hayran bıraktıracak özelliklere sahiptir ve kısa bir plan ardından soygun gerçekleşir, film biter. Burada olay çok farkı. Soygun gibi gözüken şey aslında soygun değildir. Şöyle düşünelim, gözlerinizi kapatın ve para basma makineniz olduğunu hayal edin. Kendi paranızı dur durak bilmeden gece gündüz basıyorsunuz. Şimdi sizlere soruyorum bu bir soygun mudur? Dizide tam olarak bunu izliyoruz. 

İspanyol kraliyet darphanesini ( la casa de papel ) kendi işaretsiz paralarını basmak için ele geçiren bir grup insan. Toplamda 8 kişiden oluşan bir ekip. İsimleri; Berlin, Tokyo, Denver, Oslo, Helsinki, Nairobi, Rio ve Moskova. Ne onlar birbirlerinin gerçek isimlerini biliyor ne de biz. Ve El Profesor..Ekibin dışarıdaki beyni. Dışarıdaki diyorum çünkü içeride ipler Berlin’ in elinde. Zekasıyla, her ince ayrıntıyı düşünmesiyle, detaycılığıyla ve soğukkanlılığı kendine hayran bıraktıran bir karakter. Uzun zamandır bir karaktere bu kadar hayranlık beslediğimi hatırlamıyorum. 5 ay boyunca her bir detay, her bir adım, her bir olumsuzluk düşünülerek hazırlanan bir planın başkahramanı kendisi. Planın amacı 2.4 milyon avro basmaktır. Bu miktarda parayı basmak ve bastıkları paralarla kaçabilmek için içeride 11-12 gün geçirmeleri gerekmektedir. Yani polisin onları dışarı çıkarmalarına izin vermemeleri gerekmektedir. Kolay iş gibi gözükse de soruşturmayı yürüten dedektif Raquel’in beklenmedik zekası ile bu plan biraz çıkmaza girecektir. 

Gelelim oyunculuklara. Her bir ana karakter ve yan karakter fazlasıyla başarılı. En azından şöyle söyleyeyim en sevmediğiniz insan yeri geliyor en sevdiğiniz insana dönüşüyor. Başlı başına bu bile dizinin oyunculuk konusundaki başarısını ortaya koyuyor. 

Müzikler müzikler... Zaten diziyle özleşen 2 ana şarkı var. 1. Ciao Bella 2. My life is going on. Diziyi izledikten sonra bu şarkıların ifade ettiği duygu sizler için çok farklı bir hal alacak. La casa de papel deyince akla gelen bu iki şarkının dışında bölüm sonlarına koydukları müzik seçimleri çok zevkli. Buradan da beğenimi kazanmayı başardı. 

Şimdi gelelim ikinci sezona. Netflix’in ikinci sezonu tekrar çekeceğine dair duyumlar var, ne derece doğru bilmiyorum. Ama, sizler bu yazıyı okurken ben ikinci sezonu izleyip hemen geliyorum, beklemede kalın. 

Sevgiler.. 

Derya YURTERİ



La casa de papel (2017–2018) on IMDb

 Senaryo : 8.0
 Oyunculuk : 8.5
 Akıcılık : 9.0
 Görsel Kalite : 7.0
 Müzik : 9.0
  MAZLUM PUANI : 8.5
Google Plus'ta Paylaş

Mehmet Nar

Bu site dizi ve filmlerle ilgili rehber olma amacıyla bir grup amatör tarafından güncellenmektedir.
    Blogger YORUMLARI
    Facebook YORUMLARI

0 yorum :

Yorum Gönder