"Face/Off - Yüz Yüze" filmi için aksiyon filmlerinin önde gelen iki ismini, Nicolas Cage ve John Travolta'yı bir araya getiren efsanevi bir film dersem, yanlış söylemiş olmam herhalde. Üzerinden yıllar geçse de eskimeyecek filmlerden biridir benim için.
Sean Archer ( John Travolta ), ömrünü, beş yaşında hayata gözlerini yummuş olan oğlu Michael'in katili Castor Troy'u ( Nicolas Cage ) yakalamaya adamış bir FBI ajanıdır. Gerçekleştirilen son operasyon ile Castor Troy ve kardeşi Pollux Troy ( Alessandro Nivola ) yakalanır. Castor, komada olması sebebiyle özel bir klinikte tutulurken Pollux hapishanenin yolunu tutar. Her ne kadar Castor ve Pullux yakalanmış olsa da tehlike henüz geçmemiştir. Zira milyonların hayatını tehlikeye atacak bir bombanın ortaya çıkması ile birlikte işler karışacaktır. Çünkü bombanın yerini bilen iki kişi Castor ve Pollux'tur. Ancak Castor komada olduğundan tek çare Pollux gibi görünmektedir. Fakat Pollux ise ağabeyinden başkası ile konuşmamaktadır. Bunun üzerine akıl almaz bir plan devreye sokulur. Sadece bir iki kişinin bildiği bu operasyon için Sean Archer ameliyat masasına yatar. Bu ameliyatlara yüz nakli de dahildir. Ameliyatlar sonrasında Castor Troy görünümlü Sean Archer, Pollux'un yatmakta olduğu hapishanenin yolunu tutar. Ancak hesaba katılmayan tek şey, gerçek Castor Troy'un komadan çıkmasıdır. Castor, komadan çıkar çıkmaz Sean Archer'ın yüzünü kendisine naklettirir ve bu operasyonu bilen herkesi öldürür. Dahası FBI'daki yetkilerini kullanarak kardeşini hapisten çıkarır. Artık gerçek Sean Archer'ın kendi hayatını geri alabilmek için amansız mücadelesi başlamıştır.
Öncelikle filmin, çekildiği döneme göre son derece orijinal ve sağlam bir konu üzerine inşa edildiğini belirtmek isterim. Ancak yine de filmin bu kadar zaman geçmesine rağmen hala sevilmesinin başlıca nedeni hiç şüphesiz Nicolas Cage ve John Travolta'nın efsanevi performanslarıdır. Her iki oyuncunun da aynı film içinde hem iyi hem de kötü karaktere mükemmel şekilde hayat verdiklerini belirtmek isterim. Ancak John Travolta'nın sima olarak kötü karaktere daha çok yakıştığını da söylemeliyim.
Tüm bunlara ilaveten hiç düşmeyen temposu da filmin bir diğer artısı olarak karşımıza çıkıyor. Zaman zaman akılları zorlayan aksiyon sahneleri ile film, izleyicinin dikkatini sürekli olarak canlı tutmayı başarıyor. Aksiyon sahnelerindeki ufak tefek mantık hataları görmezden gelinirse filmle ilgili olumsuz bir şey söylemek pek de mümkün görünmüyor düşüncesindeyim.
Sonuç olarak türünün en iyilerinden biri olan bu filmi, aradan geçen bunca zamana rağmen hala izlemediyseniz, ilk fırsatta izlemelisiniz. İzleyin pişman olmazsınız.
0 yorum :
Yorum Gönder