Ailenizin ve hayatınızın kıymetini bilin, bir anda her şey alt üst olabilir.
Mutlu bir aile, sizi seven bir sevgili, başarılı bir öğrenim hayatı ve istenilen bir üniversitenin kazanılması. Kısacası hayatta her şey yolunda gitmektedir. Ancak bu mükemmel tablo bir anda gerçekleşen ve felaketle sonuçlanan trafik kazası sonucunda paramparça olacaktır. Artık hayata tutunabilecek bir amacımız kalmamış gibi görünmektedir.
"If I Stay / Eğer Hayatta Kalırsam" filmi işte böyle bir hikaye üzerine inşa edilmiş, son derece etkili ve hüzünlü bir film.
Kısaca filmin konusundan bahsetmek isterim. Babası Denny ( Joshua Leonard ) eski bir rock şarkıcısı, annesi Kat ( Mireille Enos ) dansçı olan Mia Hall ( Choloe Grace Moretz ), ailesinin aksine klasik müzikten hoşlanmakta ve Çello çalmaktadır. Bir gün aynı okulda üst sınıfta okumakta olan ve 'Willamette Stone' isimli rock grubunda solistlik yapan Adam ( Jamie Blackley ) Mia'yı çello çalarken dinler ve çello çalışına, çalarken kendinden geçişine vurulur. Mia, zaten hoşlanmakta olduğu Adam'ın kendisinden hoşlanmasına inanamaz ve beklenildiği gibi sevgili olurlar. Ancak hayatları müzik olan çiftimizi bazı zorluklar beklemektedir. Adam albüm yapmak için bir kayıt stüdyosu ile anlaşırken, Mia ise müzik eğitimine devam etmek için oldukça prestijli bir müzik okulu olan, ancak Portland'dan oldukça uzakta ( New York ) bulunan Juilliard'a gitmek istemektedir. Ancak uzak mesafeli ilişkiyi yürütemeyeceklerini düşünen çiftimiz ayrılmak zorunda kalırlar. Kar tatilini ailecek değerlendirmek isteyen Mia ve ailesi arabaları ile yolda çıkarlar. Ancak buzlu yolda trafik kazası geçirirler. Bu kazada Mia'nın bedeni hastaneye gönderilirken, ruhu etrafta olanları izlemektedir. Artık savaşmak ve hayatta kalmak ile bu dünyadan ayrılmak konusunda tek güç Mia'nın ellerindedir ve bunu nasıl yapacağını bilememektedir.
Filmin, benzeri filmlerden ayrılmasını sağlayan en önemli artısı, sahip olduğu son derece etkili ve hüzünlü hikayesidir. Mutlu bir aileye ve yaşama sahipken bir anda bu dünyanızın yıkılması, her şeyin aslında pamuk ipliğine bağlı olduğu dersleri gayet etkili bir şekilde izleyiciye yansıtılmaktadır. Bir anda kendinizi Mia'nın yerine koyarken bulacaksınız. Duygusallık, dram ve romantizmin yerli yerinde ve dozunda kullanılmış olması, seyirci ile film arasında kurulmak istenen köprünün temel direklerini oluşturmaktadır. Tabi ki bunda filmin samimi ve sıcak hikaye anlatımının da büyük payı vardır. Bu samimi anlatım sebebiyle pek çok sahnede gözlerinizin dolduğunu çevrenizdekilere çaktırmamaya çalışacaksınız. Ancak korkmayın, onlar da aynı durumda olacaklardır.
Diğer taraftan genç ve yaşlı, tüm oyuncuların gerçekçi performansı filmi etkileyici kılan bir diğer özellik olarak karşımıza çıkmaktadır. Oyuncuların sıcak tavırları, filme bağlanmanızdaki başlıca etmenlerden bir diğeridir. Özellikle Mia'nın dedesinin, yoğun bakımdaki torununun başındaki konuşması ve Mia'yı hissettiği sahneden çok etkileneceğinizi düşünüyorum.
Sonuç olarak son zamanlarda izlemiş olduğu en iyi filmlerden biri. Sizin de benim ki gibi biraz sulugöz bir eşiniz varsa yanınıza bol bol mendil tedarik etmenizi tavsiye ediyorum. Ailecek izleyebileceğiniz ve ailenizin kıymetini sonuna kadar hissedeceğiniz bu filmi mutlaka izlemelisiniz.
0 yorum :
Yorum Gönder