Terminator - Yok Edici [1984]


Bilim-Kurgu sinemasının çığır açan filmlerinden biri, Terminator karşınızda..
                                                                                                  
Yakın zamanda Terminator filmlerinin beşincisi olan "Terminator Genisys" / "Yaratılış" filminin vizyona girecek olması sebebiyle bu muhteşem seriyi baştan ele almak istedim.

Bazı filmler vardır gerek sahip oldukları hikaye ile gerekse görsel efektleri ile sinemada çığır açmıştır ve sinema ile ilgili olan tüm herkese yeni ilhamlar vererek sektörün bir kaç adım ileri gitmesini sağlamıştır. İşte bu tarz filmlere örnek olarak 1984 yılında James Cameron tarafından yazılan ve çekilen Terminator / Yokedici filmini gösterebiliriz.

Önce filmin konusundan bahsedelim. Amerika, "Skynet" adında muhteşem bir yapay zeka üretmiş ve bütün savunma sistemlerini onun kontrolüne vermiştir. Ancak sisteme bağlandığı andan itibaren çok hızlı bir şekilde öğrenmeye başlayan ve kendisini geliştiren Skynet, zaman geçtikçe insanoğlunu, kendisinin en büyük düşmanı olarak görmeye başlamıştır. Bütün savunma sistemleri ve nükleer silahlar elinin altındayken bu silahları kullanmaktan çekinmez. Tüm dünya çapında çıkan nükleer savaş sonrasında insanoğlunun çok büyük bir kısmı yok olur. Geriye kalanlar ise küçük koloniler halinde hayatta kalmaya çalışmaktadırlar. Ancak Skynet'in işi henüz sonuçlanmamıştır. Bu sebeple geriye kalan insanları yok etmek için, Yokedici robotları üretmeye başlar. Artık insanlar ile Yokediciler arasında amansız bir mücadele başlamıştır. Bu arada John Connor isminde bir adam çıkagelir ve insanlara savaşmayı, hayatta kalmayı ve en önemlisi umut etmeyi öğretir. Giriştiği savaşı John Connor yüzünden kazanamayan Skynet, o zamana kadar geliştirdiği en iyi model Yokedici olan T-800'ü John Connor'ın annesi Sarah Connor'ı öldürmek için geçmişe gönderir. Çünkü Sarah geçmişte öldürülürse John hiç var olmayacaktır. Tam bu esnada John Connor önderliğindeki direnişçiler, zaman makinasının olduğu üsse baskın düzenlerler. T-800 geçmişe gitmiştir. John Connor da annesini korumak için en güvendiği adamı Kyle Reese'i geçmişe gönderir. Sonrasında ise başka hiç kimse zaman yolculuğu yapamasın diye üs havaya uçurulur. Tüm bu olaylar 2029 yılında gerçekleşmiştir. Zaman yolculuğu sonucunda ise filmin çekildiği yıl olan 1984 yılına gidilir. Bundan sonrasında ise T-800, adreslerine ulaşabildiği ( isimleri umumi telefondaki rehberden alır ) tüm Sarah Connor'ları öldürmeye başlar. Kyle Reese de boş durmaz ve o da aramalarını hızlandırır. Ancak Kyle, uyumak ve dinlenmek zorundayken T-800 hiç durmadan görevine devam eder. İki Sarah Connor öldürülür ve geriye asıl Sarah kalır. Ancak Kyle daha hızlı davranmıştır ve Sarah'a daha önce ulaşır. Bundan sonrasında ise amansız bir ölüm kalım savaşı başlar.

1984 yılına kadar adı sanı pek duyulmamış bir yönetmen olan James Cameron'dan kimse böyle çığır açacak bir film beklemiyordu dersem yanlış söylemiş olmam herhalde. Zira yönetmenin Terminator filmine kadar çektiği tek uzun metrajlı film olan Piranha Part 2: The Spawning hiç kusura bakmayın adeta yerlerde sürünen bir filmdir. Ancak Terminator, yönetmenin de önünü açmıştır. Sonrasında Terminator serisine devam etmiş, İlk Kan 2, Gerçek Yalanlar, Avatar ve Yaratığın Dönüşü gibi sağlam projelere imza atmıştır.

Öncelikle bahsedilmesi gereken filmin başarısının sırrı, kesinlikle hemen hemen hiç bir açık noktası olmayan, derli toplu senaryosudur. Zira 107 dakika gibi kısa sayılabilecek bir seyir süresi içerisinde, çığır açacak efsanevi bir film meydana getirmek ve ileride çekilecek olan Terminator filmlerine zemin hazırlamak hiç de kolay bir iş değildir. Her ne kadar film, Terminator hikayesinin çok kısa bir kısmını ele alıyor olsa da dediğim gibi sonraki filmlere zemin hazırlaması açısından çok başarılıdır. Ayrıca neredeyse insanoğlunun kendi yarattığı bir bilgisayar sistemi tarafından yok olmanın eşiğine gelmesi gibi karamsar bir hikaye anlatılıyor olsa da film bir şekilde insanlara umut aşılamayı, başa gelen her şeyi kadercilik olarak algılayıp kabul edilmesinin yanlış olduğunu ve her türlü zorluğa göğüs gerilmesi gerektiği duygusunu vermeyi başarmaktadır. Belki de filmin, efsaneler arasına girmesini sağlayan da vermeye çalıştığı bu önemli derslerdir.
Diğer taraftan filmin hafızalarda bu kadar yer edinmesindeki diğer bir önemli etmen de oyuncu kadrosunun oluşturulmasındaki doğru tercihlerdir. İlk başta T-800 rolü için Mel Gibson ve O.J. Simpson gibi isimlerle görüşülmüş olunsa da sonunda Arnold Schwarzenegger ismine karar verilmiştir. Zira yönetmen James Cameron, bu filmin, "kadını koruyan kahraman ile ilgili değil, tamamen Yokedici ile ilgili" olduğu düşüncesi ile T-800 rolünü Arnold'a vermiştir. Bu tercih ise bence serinin başarısındaki en kritik noktadır. Zira gelecekten gelen ve neredeyse konuşmayı bilmeyen Yokedici robot rolünün Arnold için biçilmiş kaftan olduğu aşikardır. Zira insanüstü görüntüsü, neredeyse o yıllarda İngilizceyi konuşamaması, robotsu soğuk tavır ve hareketleri ile zaten Arnold'un yokediciden herhangi bir farkı yok gibidir. Bu sebeple rol adeta "çuk" oturmuştur kendisine. Ayrıca Kyle Reese karakterine hayat veren Michael Biehn ve Sarah Connor'a hayat veren Linda Hamilton'ın da hakkını yememek gerekir düşüncesindeyim. Zira film hemen hemen üç kişi etrafında dönse de bu üçlü, başkaca kişiye gerek kalmayacak bir performans sergilemiştir.

Sağlam hikayesi ve oyuncu kadrosuna ilaveten döneminin çok ilerisindeki görsel efektleri ve başarılı film müzikleri ile efsaneler arasındaki yerini almıştır. Filmin giriş müziği nasıldı diye sorsam herhalde yazıyı okuyan hepiniz mırıldanmaya başlamışsınızdır düşüncesindeyim.
Kısacası tüm zamanların en iyi bilim-kurgu filmlerinden biridir ve mutlaka izlenmelidir. Ayrıca arşivde de mutlaka yer alması gereken filmlerin başında gelmektedir.

Film ile İlgili Bir Kaç Eğlenceli Anekdot
  • Arnold Schwarzenegger film boyunca sadece 58 kelime konuşmuştur.
  • Arnold Schwarzenegger, robot gibi hareket edebilmek, ateş ederken gözlerini kırpmamak, bakmadan robot gibi şarjör değiştirebilmek için çekimlerden bir ay önce her gün eğitim almıştır.
  • Filmde karakol sahnesindeki "'I'll be back" sözü aslında senaryoda "I'll come back" şeklindedir. Ancak söz Arnold tarafından yanlış söylenmiştir. 
  • Çekimlere ara verildiğinde, Arnold, Yokedici makyajı ( tek gözün olmadığı sahnede olan ) ile Los Angeles'te bir restorana gitmiş ve bu haliyle yemek yemiştir.
  • Arnold, ilk başta Kyle Reese rolünü üstlenecekken yönetmen James Cameron "This movie is not about the hero. It's about The Terminator" / "Bu film kahramanla ilgili değil, bu film Yokedici ile ilgilidir" diyerek Yokedici rolünü Arnold'a vermiştir. 
  • İlk başta Yokedici rolü için O.J. Simpson düşünülmüş olsa da O.J. Simpson'dan kötü adam olmaz, temiz yüzlü diyerek vazgeçilmiştir. Sonrasında bildiğiniz üzere O.J.Simpson, cinayetten suçlu bulunmuştur.
  • Mel Gibson, Yokedici rolünü geri çevirmiştir.
  • Arnold Schwarzenegger, Terminator serisinde canlandırmış olduğu T-800 karakteri ile hem iyi rolde hem de kötü rolde yer almıştır.
  • Filmde, Sarah Connor'a sevgilisi tarafından bırakılan ve Sarah'ın ekildiği bilgisini içeren telesekreter kaydını James Cameron seslendirmiştir. İkili filmden sonra evlenmiş, bir süre evli kalmış ve sonrasında boşanmıştır. 
The Terminator (1984) on IMDb

Filmin Giriş Müziği

Fragman

Google Plus'ta Paylaş

Mehmet Nar

Bu site dizi ve filmlerle ilgili rehber olma amacıyla bir grup amatör tarafından güncellenmektedir.
    Blogger YORUMLARI
    Facebook YORUMLARI

0 yorum :

Yorum Gönder