Ne yaparsanız yapın sonunda her şey olacağına varır.
Terminator serisinin üçüncü filminin gelmesi için tam on iki yıl bekledik. Bu geçen on iki yıl içinde aslında pek çok şey değişiyor. İlk iki filmin yapımcı şirketi iflas ediyor, filmin yapım hakları başkaca şirketlere geçiyor. En sonunda serinin üçüncü filmi çekiliyor ancak bu sefer yönetmen koltuğunda serinin yaratıcısı olan James Cameron oturmuyor. James Cameron'un olmaması ise seriden pek çok şeyi alıp götürüyor.
Terminator serisinin üçüncü filminin gelmesi için tam on iki yıl bekledik. Bu geçen on iki yıl içinde aslında pek çok şey değişiyor. İlk iki filmin yapımcı şirketi iflas ediyor, filmin yapım hakları başkaca şirketlere geçiyor. En sonunda serinin üçüncü filmi çekiliyor ancak bu sefer yönetmen koltuğunda serinin yaratıcısı olan James Cameron oturmuyor. James Cameron'un olmaması ise seriden pek çok şeyi alıp götürüyor.
Neyse filmin konusundan bahsedelim. İkinci filmde Sarah Connor ve oğlu John, gelecekten gelen korumaları T-800 ile Skynet'in yaratıcısı olan Cyberdyne şirketinin Skynet çalışmalarını yok etmişti. Bu sayede 1997 yılında gerçekleşecek olan "Kıyamet Gününü" engellemişlerdi. Bu olaylardan sonra Sarah Connor kansere yakalanır. Altı ay ömür biçilmesine rağmen Kıyamet Gününün yaşanmayacağına emin olana kadar adeta kanserle savaşır. Altı ay ömür biçilmesine rağmen üç yıl daha yaşamıştır. Annesinin ölümü üzerine ve Kıyamet Gününün yaşanmasının önüne geçilmiş olmasına pek de inanamayan John ise yollarda geçen bir ömür yaşamaktadır. Bir gün geçirdiği motorsiklet kazası nedeniyle yarısını tedavi etmek ve ağrı kesici ilaç bulmak amacıyla bir veteriner polikliniğine giren John, burada geçmişten bir arkadaşı Kate Brewster ile karşılaşır. Tam da bu esnada kader yine oyununu oynar ve gelecekten gelen ölüm makinesi T-X ikiliyi bulur. Zira sonuçta gelecek değiştirilememiş, kadere engel olunamamıştır.T-X'in birincil görevi John ve Kate'yi öldürmektir. Bu esnada gelecekten gelen T-800 de boş durmaz ve Kate ile John'ı T-X'ten kurtarır. Artık yine amansız bir kovalamaca başlamıştır. Diğer taraftan T-X, birincil görevi olan John ve Kate'yi öldüremezse, ikincil hedeflere yönelecektir. Bunlar ise gelecekte John'ın en yakın silah arkadaşlarıdır. Ancak ne yapılırsa yapılsın engellenemeyecek olan Kıyamet Gününün yaşanmasına saatler kalmıştır. Bunun için John, Kate ve T-800 üçlüsü Skynet'in devreye girmesine engel olmak için Kate'in babasına ulaşmaya çalışmaktadırlar. Zira Robert Brewster, Skynet programının başındaki kişidir. Tüm dünya çapında yayılan bir virüsü engellemek için Skynet savunma sistemi devreye sokulmak üzeredir. Bakalım bir kez daha kaderin önüne geçilip Kıyamet Gününün önüne geçilebilecek midir ?
Termintor serisi ile biz izleyicilere verilmeye çalışılan " kendimiz için yazdığımızın haricinde bir kader yok " fikri bu film ile etkisini azaltmaktadır. Zira serinin üçüncü filmi ile birlikte kaderci bir yaklaşım benimsenmiş ve ne yapılırsa yapılsın Kıyamet Gününün önüne geçilemeyeceği biz seyircilerin önüne sunulmuştur. Gerçi bunda yönetmen değişikliğinin büyük etkisi vardır düşüncesindeyim. Bu sebeple de ilk iki filmden biraz da olsa ayrılmaktadır.
Hikaye anlatımı ve aksiyon olarak seyirciyi tatmin etmeyi başaran bir film ile karşı karşıyayız. Ancak bu filmin önündeki en büyük zorluk, belki de sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri olarak kabul edilen Terminator 2: Judgment Day filminin devam filmi olmasıdır. Zira ikinci filmin, ilk filmin üzerine getirdikleri yenilikleri gördüğümüzde, aynı şeyi üçüncü filmin de yapmasını beklemekteyiz. Bazı açılardan bunu başardığını söyleyebiliyor olsak da genel olarak serinin en zayıf halkası olduğunu söylersem yanlış söylemiş olmam herhalde. James Cameron ve Linda Hamilton'ın olmaması filmde bazı şeylerin eksik kalmasına sebep olmuş düşüncesi ağır basmaktadır.
Film ile yapılmaya çalışılan değişikliklerin tamamı aslında T-X karakterinin özellikleri üzerinde toplanmaktadır. T-X'in kadın olması, diğer makineleri kontrol edebilmesi ve ateşli silah barındırması, seri ile getirilen başlıca değişikliklerdir. Ancak yine de T-X'in ikinci filmde Robert Patrick tarafından canlandırılan T-1000 karakterinin etkisini veremediğini belirtmek isterim.
Sonuç olarak ilk iki filmin gerisinde yer alsa da yine de izlenmeyi hak eden bir film olduğu düşüncesindeyim.
0 yorum :
Yorum Gönder