1968 yılında vizyona giren ilk film ile tanıştık Maymunlar Cehennemi hikayesi ile. Aradan geçen 50 yıl içinde tam sekiz filmin ( bu filmi saymazsak ) çekildiğini düşünürsek, insanoğlunun, Maymunların hikayesini sevdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
2011 yılında vizyona giren "Rise Of The Planet Of The Apes / Maymunlar Cehennemi: Başlangıç**" filmi, her şeyin nasıl başladığını gözler önüne sermişti. Hikaye, serinin ikinci filmi olan "Dawn Of The Planet Of The Apes / Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti**" ile devam etti ve insanlar ile maymunların savaşın eşiğine nasıl geldiği anlatıldı. Artık sıra savaşa geldi. İşte 2011 yılında başlayan üçlünün son halkası "War for the Planet of the Apes - Maymunlar Cehennemi: Savaş" filmi ile adından da anlaşılacağı üzere savaşa şahit olacağız.
Neyse lafı fazla uzattım. Gelelim filmin konusuna. Hikaye Şafak Vakti filminin kaldığı yerden devam ediyor. Caesar'ın ( Andy Serkis ) tüm çabalarına rağmen Kobo'nun ihaneti sonucunda insanlar ve maymunlar arasında kaçınılmaz olan savaş artık patlak vermiştir. Caesar her ne kadar barış yanlısı olsa da insanlar maymunların peşini bırakmayacaktır. İnsan kuvvetlerinin başında yer alan Albay ( Woody Harrelson ) maymunların soyunu tüketmeden verdiği mücadeleden vazgeçmeyecek gibi görünmektedir. Caesar, insanlara karşı maymunlarını korumak için başka diyarlara göç etmenin planlarını yapmaktadır. Ancak Caesar'ın planları, karısının ve oğlunun Albay tarafından öldürülmesi ile alt üst olacaktır. Artık Caesar, intikam için Albay'ın peşine düşecektir. Ancak Caesar'ın intikam arayışı bir anda maymunlarının özgürlük mücadelesi haline dönüşecektir.
İsminin aksine savaştan çok bir kaçış mücadelesinin anlatıldığı film, ilk iki filmin aksine çok daha ağır ilerleyen bir hikaye anlatımına sahip. Bu yapısı ile önceki Maymunlar Cehennemi filmlerinde olduğu gibi seyirciyi düşünmeye sevk eder yapısı, filmin en büyük dayanak noktası olarak karşımıza çıkmaktadır. Ana hikaye her ne kadar intikam teması üzerine kurulmuş olsa da alttan alttan verilmeye çalışılan dersler seyirciyi düşünmeye sevk etmektedir. Tüm bunlara ilaveten aralara doğru serpiştirilmiş aksiyonu ve duygusallığı ile kendisini sıkılmadan izlettirmeyi başaran film, destansı bir final sunamasa da seriye yakışır bir final izlettiriyor düşüncesindeyim.
Ceasar rolündeki Andy Serkis'in muhteşem performansının bu filmi de bir kaç adım öteye taşıdığını rahatlıkla söyleyebilirim. Kötü adam rolündeki Woody Harrelson'ın ise senaryo elverdiğince iyi iş çıkardığını ancak Albay karakterinin altının tam olarak doldurulamadığını belirtmek isterim. Zira Albay karakterine derinlik kazandırılamaması, karakterin etkisini zayıflatmakta ve bu durum da filme hayli puan kaybettirdiğini düşünmekteyim. Ayrıca Steve Zahn tarafından canlandırılan Bad Ape / Yaramaz Maymun karakterinin de filme ayrı bir hava kattığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Sonuç olarak ilk iki filmin gerisinde olsa da yine de izlenmesi gereken bir film olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. İzleyin, pişman olmazsınız.
(** Film incelemeleri için tıklayınız)
(** Film incelemeleri için tıklayınız)
0 yorum :
Yorum Gönder