Klonlama kelimesi pek çok kişinin hayatına ilk kez 1996 yılında “Koyun Dolly” ile birlikte girdi. Gündemi uzun süre meşgul eden bu olay sinema sektörü için de büyük bir esin kaynağı olmuştur.
İşte başrollerinde Scarlett Johansson ve Ewan McGregor yer aldığı 2005 yapımı “The Island / Ada” filmi de klonlama fikrinden hareketle çekilmiş bir filmdir.
Kısaca filmin konusundan bahsetmek gerekirse. 2019 yılında kirlilik sebebiyle dünya üzerinde yaşanacak yer kalmamıştır. Artık insanlar, dış dünyadan izole bir şekilde, çok büyük kapalı tesislerde yaşamaktadırlar. Bu tesislerde yaşayan insanların ise en büyük hayali, dünya üzerinde yaşanabilecek tek yer olan ismine “The Island/ Ada” adı verilen mekanda yaşamaktır. Her hafta yapılan çekilişle bir şanslı kişi, bu adada yaşama şansını yaşamaktadır. Ancak bu kirlilik ve ada hikayesi büyük bir yalandan ibarettir. Zira bu tesislerde yaşayan kişiler, laboratuvar ortamında yaratılmış olan klonlardır. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte zengin insanlar, hayatlarını uzatabilmek için, yaşam sigortası olarak klon satın almakta ve herhangi bir sağlık problemi yaşamaları durumunda bu klonlardan alınacak organlar ile sağlıklarına kavuşacaklardır. İşte böyle bir tesiste yaşamakta olan klon Lincoln 6-Echo’nun (Ewan McGregor ) yaşama dair sorular sorması ile birlikte işler karışacaktır. Aklındaki sorular nedeniyle klon Lincoln 6-Echo girmemesi gereken bir yere girmesi ve görmemesi gereken şeyleri görmesi ile birlikte kovalamaca başlayacaktır. En yakın arkadaşı Jordan 2-Delta (Scarlett Johansson) ile birlikte tesisten kaçmaya başaran Lincoln 6-Echo’yu büyük bir savaş beklemektedir. Zira klonlama olayının duyulmasını engellemek isteyen tesis sahibi Dr. Bernard Merrick (Sean Bean) büyük bir savaş başlatmak üzeredir.
Öncelikle filmin akıcı ve heyecanlı bir hikaye üzerine inşa edilmiş olduğunu belirtmek isterim. Başlarda ağır başlayan ve izleyiciyi meraklandırmayı başaran film, hikayenin ilerlemesi ile birlikte hızlanmaktadır. Sonlara doğru aksiyonun da devreye girmesi ile birlikte izleyicinin ilgisi canlı tutulmaktadır. Ufak tefek mantık hataları görmezden gelinirse filmin, hikaye bakımından iyi iş çıkarmış olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Aksiyon sahneleri iyi kurgulanmış olsa da bu sahnelerin izleyiciyi yorduğunu belirtmek isterim. Zira bu sahnelerde kullanılan kamera açıları ve kameranın sürekli olarak sallanıyor oluşu görüntünün iç içe geçmesine neden olmakta ve bu durum da izleyicinin gözünü çok yormaktadır.
Sonuç olarak iyi hikayesi ve bu hikayeyi destekler aksiyonu ile izlenmeyi hak eden bir filmdir. Boş vakitte iyi gidebilir. Tavsiye ederim.
İşte başrollerinde Scarlett Johansson ve Ewan McGregor yer aldığı 2005 yapımı “The Island / Ada” filmi de klonlama fikrinden hareketle çekilmiş bir filmdir.
Kısaca filmin konusundan bahsetmek gerekirse. 2019 yılında kirlilik sebebiyle dünya üzerinde yaşanacak yer kalmamıştır. Artık insanlar, dış dünyadan izole bir şekilde, çok büyük kapalı tesislerde yaşamaktadırlar. Bu tesislerde yaşayan insanların ise en büyük hayali, dünya üzerinde yaşanabilecek tek yer olan ismine “The Island/ Ada” adı verilen mekanda yaşamaktır. Her hafta yapılan çekilişle bir şanslı kişi, bu adada yaşama şansını yaşamaktadır. Ancak bu kirlilik ve ada hikayesi büyük bir yalandan ibarettir. Zira bu tesislerde yaşayan kişiler, laboratuvar ortamında yaratılmış olan klonlardır. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte zengin insanlar, hayatlarını uzatabilmek için, yaşam sigortası olarak klon satın almakta ve herhangi bir sağlık problemi yaşamaları durumunda bu klonlardan alınacak organlar ile sağlıklarına kavuşacaklardır. İşte böyle bir tesiste yaşamakta olan klon Lincoln 6-Echo’nun (Ewan McGregor ) yaşama dair sorular sorması ile birlikte işler karışacaktır. Aklındaki sorular nedeniyle klon Lincoln 6-Echo girmemesi gereken bir yere girmesi ve görmemesi gereken şeyleri görmesi ile birlikte kovalamaca başlayacaktır. En yakın arkadaşı Jordan 2-Delta (Scarlett Johansson) ile birlikte tesisten kaçmaya başaran Lincoln 6-Echo’yu büyük bir savaş beklemektedir. Zira klonlama olayının duyulmasını engellemek isteyen tesis sahibi Dr. Bernard Merrick (Sean Bean) büyük bir savaş başlatmak üzeredir.
Öncelikle filmin akıcı ve heyecanlı bir hikaye üzerine inşa edilmiş olduğunu belirtmek isterim. Başlarda ağır başlayan ve izleyiciyi meraklandırmayı başaran film, hikayenin ilerlemesi ile birlikte hızlanmaktadır. Sonlara doğru aksiyonun da devreye girmesi ile birlikte izleyicinin ilgisi canlı tutulmaktadır. Ufak tefek mantık hataları görmezden gelinirse filmin, hikaye bakımından iyi iş çıkarmış olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Aksiyon sahneleri iyi kurgulanmış olsa da bu sahnelerin izleyiciyi yorduğunu belirtmek isterim. Zira bu sahnelerde kullanılan kamera açıları ve kameranın sürekli olarak sallanıyor oluşu görüntünün iç içe geçmesine neden olmakta ve bu durum da izleyicinin gözünü çok yormaktadır.
Sonuç olarak iyi hikayesi ve bu hikayeyi destekler aksiyonu ile izlenmeyi hak eden bir filmdir. Boş vakitte iyi gidebilir. Tavsiye ederim.
0 yorum :
Yorum Gönder