The Grand Budapest Hotel |
Neyse lafı fazla uzatmadan filmimizin konusundan bahsedelim. Hikaye 1985 yılında başlamaktadır. The Grand Budapest Hotel kitabının yazarı bizlere bu kitabı nasıl yazdığını anlatmaya başlar. Buradan hikaye yıllar öncesine, yazar ile otelin sahibi Zero Mustafa'nın tanıştığı geceye gider. Zero Mustafa ise başlar hikayeyi anlatmaya ve hikayemiz 1932 yılına döner.
1932 yılında Büyük Budapeşte Oteli en şatafatlı günlerini yaşamaktadır. Otelin bu kadar ün yapmasının başlıca nedeni ise hiç şüphesiz Bay Gustave'nin varlığıdır. Otelin zengin misafirlerinin ihtiyaçlarıyla ilgilenen Bay Gustave, diğer zamanlarda ise yaşlı ve sarışın zengin bayan müşterilerle birlikte olmaktadır. Bu arada Zero Mustafa da otelde karşılama görevlisi olarak yeni işe başlamıştır. Bay Gustave, Mustafa'yı kendi eğitimi altına alır. Kısa zamanda ikili arasında sıkı bir dostluk gelişecektir. Otelin zengin müşterilerinden biri olan Madam Céline Villeneuve Desgoffe und Taxis ölüm haberi üzerine Gustave ve Mustafa, yola koyulur. Madamın şatosuna vardıklarında miras açıklanmak üzeredir. Madam, mal varlığının en kıymetli parçası olan ünlü bir tabloyu Gustave'ye miras bırakmıştır. Ancak tablo, Gustave'ın beklediğinin aksine kendisine şans değil bela getirecektir. Zira Gustave, Madam Céline Villeneuve Desgoffe und Taxis'i öldürmekten tutuklanmış ve hapse girmiştir. Bundan sonrasında ise hapisten kaçan Gustave, sadık yardımcısı Mustafa ile birlikte suçsuzluğunu ispatlamanın çabası içine girecektir.
Tarihi bir filmmiş gibi karşımıza çıkan The Grand Budapest Hotel - Büyük Budapeşte Oteli filmi, tarihi gerçeklerden kurtulmak ve onlara bağlı kalmamak için hayal ürünü bir Avrupa ülkesinde geçmektedir. Ki bence filmin başarısının sırrı da burada yatmaktadır. Bu şekilde masalsı bir atmosfer yaratılmış ve böylece seyir zevki adeta tavan yapmıştır. Hayali bir ülkede geçiyor olmasına rağmen son derece sağlam bir olay örgüsüne sahip film daha ilk sahnesi ile birlikte çekip alıyor seyirciyi içine. Sonrasında ise en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş son derece renkli ve eğlenceli mekan tasarımları ile seyirciyi mest etmeyi başarıyor.
Film, hikaye ve görsellik olarak sahip olduğu başarıyı oyuncu kadrosu ile devam ettiriyor. Ralph Fiennes, Adrien Brody, Willem Dafoe, Jude Law, Edward Norton ve Bill Murray gibi önemli isimlerden oluşan oyuncu kadrosu ile film, bu yönüyle de adından bahsettirmeyi başarıyor. Ancak burada Zero Mustafa'nın gençliğini oynayan Tony Revolori'ye ve Bay Gustave karakterini canlandıran Ralph Fiennes'e ayrı bir sayfa açmak gerekir düşüncesindeyim. Zira ikili arasındaki uyum, filmin bu kadar sevilmesinde önemli faktörlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Diğer taraftan katil Jopling karakterini canlandıran Willem Dafoe'nin de oyunculuğunu da çok beğendiğimi belirtmeden geçemeyeceğim.
Film, hikaye ve görsellik olarak sahip olduğu başarıyı oyuncu kadrosu ile devam ettiriyor. Ralph Fiennes, Adrien Brody, Willem Dafoe, Jude Law, Edward Norton ve Bill Murray gibi önemli isimlerden oluşan oyuncu kadrosu ile film, bu yönüyle de adından bahsettirmeyi başarıyor. Ancak burada Zero Mustafa'nın gençliğini oynayan Tony Revolori'ye ve Bay Gustave karakterini canlandıran Ralph Fiennes'e ayrı bir sayfa açmak gerekir düşüncesindeyim. Zira ikili arasındaki uyum, filmin bu kadar sevilmesinde önemli faktörlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Diğer taraftan katil Jopling karakterini canlandıran Willem Dafoe'nin de oyunculuğunu da çok beğendiğimi belirtmeden geçemeyeceğim.
Son olarak filmin 87. Akademi Ödül Töreninde En İyi Film de dahil olmak üzere 9 dalda Oscar'a aday gösterildiğini; En İyi Yapım Tasarımı ve Set Dekorasyonu, En İyi Özgün Film Müziği, En İyi Kostüm Tasarımı, En İyi Saç ve Makyaj dallarında ödüle layık görüldüğünü belirtmek isterim.
Sonuç olarak anlamsız aksiyondan uzak, küfürsüz ve argo içermeyen, eğlenceli bir film izlemek istiyorsanız son zamanların en iyi filmlerinden biri olan The Grand Budapest Hotel - Büyük Budapeşte Oteli filmini mutlaka izlemelisiniz.
0 yorum :
Yorum Gönder