"Evrende yalnız mıyız ?" sorusunun cevabı belki de insanoğlu için en büyük gizemlerden birini teşkil etmektedir. İleride ne olur bilinmez ancak bu zamana kadar bu soruya olumlu cevap vermek pek de mümkün görünmüyor. Ancak yine de bu soru pek çok bilimsel araştırmaya ve sinema filmine esin kaynağı olmaya devam ediyor.
Bu sorudan hareketle çekilen filmlere baktığımızda, genellikle dünya dışı varlıkların teknoloji olarak bizden çok ileride olduklarını ve bir şekilde dünyayı istila etmek veya yok etmek amacında olduklarını gördük. İşte yine "Evrende yalnız mıyız ?" sorusundan hareketle çekilmiş olmasına rağmen türdeşlerinden pek çok açıdan farklılık arz eden filmlerin başında yönetmenliğini Neill Blomkamp'ın yaptığı District 9 / Yasak Bölge 9 filmi gelmektedir. Yapımcılığını Peter Jackson'ın üstlenmiş olduğu film, yönetmen Neill Blomkamp'ın da ilk uzun metraj filmidir.
Neyse lafı fazla uzatmadan filmin konusundan bahsedelim. 1982 yılında dünya dışı varlıklar ile ilk temasa geçildiğinde insanoğlu, bu dünya dışı varlıklardan ya bir saldırı ya da mevcut teknolojinin gelişimi konusunda büyük yardım göreceği beklentisi içindeydi. Ancak bunların hiç biri gerçekleşmedi. Kendi gezegenlerinden kurtulmayı ve hayatta kalmayı başarmış olan uzaylılar, dünyaya sığınmak için gelmişlerdir. Kısa zamanda dünyada mülteci konumuna düşen uzaylılar, District 9 adı verilen ve etrafı yüksek duvarlarla çevrili mülteci kampına sokulmuşlardır. Aradan 30 yıl geçer ve uzaylılar kötü şartlar altında dünyada hayatta kalma çabası içine girmişlerdir. Fırsatçı insanlar da bir şekilde bu bölge ile temasa geçmişlerdir. Bölgenin yönetiminden ise Multi-National United (MNU) adı verilen bir şirket sorumludur. Şirket, zaman zaman bu bölgeye baskınlar düzenleyerek, uzaylıların koyulan kurallara ( özellikle silahlanma ile ilgili kurallara ) uyup uymadıklarını denetlemektedir. İşte böyle bir baskın esnasında görevli olan Wikus Van De Merwe ( Sharlto Copley ), uzaylılar tarafından geliştirilmiş olan bir sıvıya istemeyerek temas eder Daha doğrusu sıvı yüzüne fışkırır. Bu sıvı ile temas sonrasında değişmeye başlayan Wikus, kısa zamanda dünyada en çok aranan adam haline gelmiştir. Zira insan DNA'sı ile uzaylı DNA'sını birlikte taşıyan Wikus, uzaylı silah teknolojisini elde edip satmak planına sahip bütün silah şirketlerinin ilgi odağıdır. Çünkü uzaylı silahlarını ancak uzaylı DNA'sı aktif hale getirebilmektedir ve dolayısıyla hiç bir insan bu silahları kullanamamaktadır. Uzaylı silahlarını kullanabilen tek insan olan Wikus, artık açık hedef haline gelmiştir. İşte böyle bir ortamda Wikus'un tek kurtuluşu belki de çok sevmediği District 9 olacaktır.
Öncelikle filmin, yukarıda da belirtmiş olduğum üzere uzaylı olgusuna farklı bir bakış açısı getirmiş olması sebebiyle ayrı bir havası bulunmaktadır. Ayrıca belgesel tarzı çekim tekniği ile de bu farklılık daha etkili bir şekilde kullanılmıştır. Farklı bakış açısı ve belgesel çekim yönteminin kullanılmış olması ise filmin gerçekçiliğini üst seviyeye çıkarmıştır. Bu bakımdan film, yapılan doğru tercihlerle çok iyi iş çıkarmış durumdadır.
Diğer taraftan District 9’un bu kadar seyirciyi etkilemesinin sebeplerinden biri de size çirkin gözüken uzaylılara sempati duymanızı sağlıyor olmasıdır. Zira bir süre sonra kendinizi uzaylıların yerine koyuyor ve onların maruz kaldığı kötü uygulamalara karşı isyan eder bir halde buluyorsunuz. Pek çok filmde seyirci ile böyle bir bağ kurulamazken, mülteci durumunda olan uzaylılarla bu bağın kurulabiliyor olması hiç şüphesiz hikaye örgüsünün doğru kurgulanmasından kaynaklanmaktadır.
Ağır başlayan bu gizemli bilim-kurgu hikaye sonlara doğru aksiyonun tavan yaptığı bir bilim-kurguya dönüşmektedir. Belki de film için söylenebilecek en olumsuz şey ise bilim-kurgudan aksiyona yapılan bu ani geçiş olabilir. Gerçekten de bilim-kurgu ile aksiyon birbirinden o kadar keskin hatlarla ayrılıyor ki seyircinin kafasında adeta iki farklı film izliyormuşuz havası oluşuyor.
Sonuç olarak dünyada yaşanan mülteci ve insan hakları gibi pek çok soruna uzaylı olgusu üzerinden parmak basan ve bu açıdan pek çok politik mesaj veren film, kesinlikle izlenmeyi hak ediyor. Özellikle bilim-kurgu sinemasına gönül vermiş sinemaseverler için şimdiden ayrı bir yer edinmeyi başarmış olan bu farklı filmi mutlaka izlemelisiniz.
0 yorum :
Yorum Gönder