Conan, Fatih Kull, Red Sonja gibi karakterlerin yaratıcısı olan Amerikalı yazar Robert E. Howard'ın yaratmış olduğu Solomon Kane'in beyazperdedeki ilk macerasında başrollerde James Purefoy yer almaktadır.
1600'lü yıllarında başında cadılığın ve kötülüğün hüküm sürdüğü zamanda, Solomon Kane ( James Purefoy ) de açgözlülüğü ve acımasızlığı ile nam salmıştır. Zamanının en büyük savaşçısı olan Kane, bu yeteneğini kötülük için kullanmaktadır. Ancak Kuzey Afrika'ya yaptığı bir sefer esnasında ruhunun lanetlendiğini öğrenir. Ruhunu şeytana kaptırmamak için tüm yaşamından vazgeçen Kane, mal varlığını bağışladığı bir manastıra yerleşir. Aradan bir yıl geçer. Kaldığı manastırdan ayrılması gereken Kane, yolda rastlamış olduğu bir aile ile yolculuk etmeye başlar. Bu sırada tüm İngiltere Malachi ( Jason Flemyng ) isminde gizemli bir büyücünün hakimiyeti altına girmek üzeredir. Malachi'nin adamları, Kane'in yolculuk ettiği aileyi öldürüp ailenin tek kızı Meredith'i ( Rachel Hurd-Wood ) kaçırınca, Kane öldürmemek konusunda etmiş olduğu yeminini bozmak zorunda kalacaktır.
Kötülük için savaşmış ancak sonrasında tövbe etmiş bir adamın hikayesinin anlatıldığı film, hikaye olarak aslında izleyiciye çok fazla bir şey vaat etmiyor. Ancak bu demek değil ki kötü bir film ile karşı karşıyayız. Klasik ve düz bir çizgide ilerleyen film, zaman geçtikçe geçmişe yaptığı göndermeler ile hikayesinin altını doldurmayı başarıyor. Hikaye olarak açık kapı bırakmadan final yapması filmin en büyük artılarından biridir. Tüm bu iyi denilebilecek hikayeye ilaveten hikayenin geçtiği dünyanın da gayet başarılı bir şekilde biz izleyicilere sunulduğunu da belirtmek isterim.
İlk izlediğimde Van Helsing'i hatırlatan Solomon Kane karakteri, James Purefoy'un iyi performansı ile beyazperdede boy göstermiştir. Genel olarak James Purefoy'un karaktere yakıştığını söylemek isterim.
Sonuç olarak fantastik film severleri tatmin edecektir. Vakit geçirmek için izlenebilir.
0 yorum :
Yorum Gönder