Benimle aynı görüşü paylaşır mısınız bilemiyorum ancak günümüzde çekilen bilim-kurgu filmler, maalesef bundan yirmibeş otuz yıl önce çekilmiş olan bilim-kurgu filmlerin kalitesinin çok uzağında bir kaliteye sahip. Tabi ki Interstellar, Inception, Mad Max Fury Road, Gravity, Prometheus, Transdencence ve Lucy gibi üst seviye bilim-kurgu filmler izlemiş olsak da genel düşüncem yukarıda belirtmiş olduğum yönde. Zira Star Wars, Terminator, Total Recall, Predator, Running Man, Alien, Stargate gibi kült mertebesine erişmiş olan bilim-kurgu filmlere maalesef günümüzde rastlamak pek mümkün görünmüyor.
İşte başrollerinde Arnold Schwarzenegger'in yer aldığı "The Running Man / Koşan Adam" filmi de türünün en iyi örneklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Neyse lafı fazla uzatmadan filmin konusundan kısaca bahsetmek isterim.
2017 yılında dünya ekonomisi çökmüş durumdadır. Artık yiyecek, doğal kaynaklar ve petrol tükenmenin eşiğindedir. Varlığını sürdürmeyi başaran devletler, diktatörlük şeklinde yönetilmektedir. Yiyecek ve barınmak için çıkan isyanlar, aşırı şiddet uygulanarak bastırılmaktadır. Televizyon ve iletişim artık devlet tekelindedir. Böyle bir ortamda insanları kendisine bağlamak ve çıkabilecek isyanları engellemek için devlet, Damon Killian'ın sunduğu ( Richard Dawson )"The Running Man / Koşan Adam" isimli bir televizyon programını devreye sokmuştur. Bu programda suçlular çok büyük bir alanda serbest bırakılmakta ve suçluların hayatları pahasına bu alandan çıkmaya çalışması seyirciye gösterilmektedir. Bu arada suçluları farklı yetenekleri olan ve ismine "Kovalayıcı" adı verilen kişiler de avlamaya ve öldürmeye çalışmaktadır. Bu arada yiyecek için çıkan bir isyanı bastırmak üzere Ben Richards ( Arnold Schwarzenegger ) liderliğindeki bir ekip olaya müdahale etmek için gönderilir. Ben Richards'a gelen emir basittir: tüm isyancıları öldürmek. Ancak Ben, bu emri dinlemez ve operasyonu sona erdirmeye çalışır. Ancak Ben, etkisiz hale getirilir ve isyan kanlı bir şekilde bastırılır. Sonrasında ise bu kanlı operasyondan Ben sorumlu tutulur ve Ben hapsi boylar. Hapisten kaçmayı başaran Ben, The Running Man programının ilgisini çeker. Yakalanan Ben kısa sürede kendisini ölümüne bir kovalamacanın içinde yani The Running Man programında bulur. Artık Ben'in tek amacı, kendi suçsuzluğunu ve bu programın tamamen yalanlar temeli üzerine kurulu olduğunu ispatlamaktır.
1982 yılında Stephen King'in ( Richard Bachman takma adıyla yazmıştır ) aynı isimli romanından beyazperdeye aktarılmış olan film, sonrasında ise pek çok filme de esin kaynağı olmuştur. Film, konusu itibariyle biz izleyicilere önemli dersler vermektedir. Zira günümüzde, televizyon ekranlarında rating uğruna yapılanları izlediğimizde bu filmin ne demek istediğini rahatlıkla anlayacaksınız düşüncesindeyim. Stephen King'in bu durumu yaklaşık olarak 35 yıl önce öngörmesi de ayrıca takdir edilmesi gereken bir durumdur.
Sağlam hikayesine ilaveten yerinde ve dozunda aksiyonu da filmin bir diğer artısı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bitmeyen temposu ile film izleyiciyi kendisine bağlamayı başarmaktadır. Sıkılmadan baştan sona izlenebilecek bir film dersem yanlış söylemiş olmam herhalde.
Sonuç olarak türünün en iyilerinden biri olan bu filmi mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.
0 yorum :
Yorum Gönder