Avatar


James Cameron denilince akla gelen filmlerin başında "Terminator" ve "Titanik" filmleri ile birlikte hiç şüphesiz 2009 yılında vizyona girmiş olan "Avatar" gelmektedir. Her üç filmin James Cameron dışında bir diğer ortak noktası da bu filmlerin sinemaya adeta yön veren filmlerden olmalarıdır herhalde. Filmlerin kazandığı ödüllere, gişedeki izlenme sayılarına ve elde etmiş olduğu hasılatlara bakacak olursanız ne demek istediğimi rahatlıkla anlarsınız düşüncesindeyim.

Neyse lafı fazla uzatmadan filmin konusundan bahsedeyim. Pandora isimli gezegenin keşfedilmesi ile birlikte insanoğlunu yeni bir macera beklemektedir. Zira artık Pandora, sahip olduğu yeraltı ve yer üstü kaynakları sebebiyle insanlar için büyük bir önem arz etmektedir. Zaman geçtikçe Pandora, insanlar için büyük bir sömürgeye dönüşecektir. Ancak Pandora'nın yerli halkı olan Na'vi 'ler insanoğlunun doğayı katletmesine karşıdırlar. Zira Na'viler için en büyük zenginlik doğanın ta kendisidir. Bu sırada Pandora'da bulunan insanlar da Na'viler ile olan ilişkileri geliştirmek amacıyla Avatar programını yürütmektedir. Avatar programı, yapay yolla oluşturulmuş olan Na'vi bedenlerine sinirsel yolla bağlanmaktan oluşmaktadır. Kısacası insan beyni, bilgisayar aracılığı ile Na'vi bedeninin içine konulmaktadır. İşte Avatar programına, ikiz kardeşinin ölümü sebebiyle katılış olan Jake Sully'nin ( Sam Worthington ) eline ikinci bir şans geçer. Zira Jake, sakat kalmış olan eski bir askerdir ve Avatar programı ile Avatar bedeninde yeniden ayağa kalkmanın şansını yakalar. Jake kısa zamanda Na'vi'ler ile sağlam ilişkiler kurar. Ancak Pandora üzerinde tespit edilmiş en büyük maden çevheri Na'vilerin yaşadığı büyük ağaç evin altında bulunmaktadır. Jake'in Na'vileri ikna edip evlerinden ayrılmalarını sağlamak için üç ayı vardır. Yoksa maden şirketi zor kullanarak Na'vileri evlerinden edecektir. Fakat zaman geçtikçe Jake, Na'vilerin yaşamına, Pandora'nın doğasına ve dahası Na'vi prensesi Neytiri'ye ( Zoe Saldana ) aşık olacaktır. Sonrasında ise Jake, haklının tarafında olacak ve Na'vilerin insanlarla olan çekişmesinde Na'vilere yol gösterecektir.

Hikaye itibariyle benzer filmler izlemiş olsak da Avatar'ı bilim-kurgu sinemasında farklı bir yere koymak gerekir düşüncesindeyim. Zira bu zamana kadar izlemiş olduğumuz pek çok bilim-kurguda insanlık ve dünya, sürekli olarak dünyadışı varlıklar tarafından istila edilen ve teknoloji olarak geri kalmış olarak gösterilmekteyken Avatar'da ciddi ve de riskli bir seçim yapılarak insanlık istila eden ve teknoloji olarak ileride olan kötü taraf olarak gösterilmektedir. Riskli bir tercih olarak görülebilecek bu durum bence filmin başarısının sırrıdır. 

Hikayenin ilmek ilmek işlenmesi, bu mükemmel hikayenin seyirciye geçmesi için filmin önce ağırdan ilerlemesi ve sonlarda aksiyonun adeta tavan yapması mükemmel bir şekilde kurgulanmıştır. Ancak tüm yukarıda yazdıklarımdan filmin en büyük artısı hikayesidir diye düşünüyorsanız yanılırsınız. Zira filmin başarısında en az hikayesi kadar önemli bir yere sahip olan bir diğer unsur da hiç şüphesiz zamanının ilerisinde bir teknolojiye sahip görsel efektleridir. Dış mekan tasarımları, milyonlarca renkten oluşan Pandora'nın görüntüsü, Pandora'nın vahşi yaşamının tasarımını, filmin sonunu oluşturan savaş sahnelerinin kurgulanması adeta görsel bir şölen olarak karşımıza çıkmaktadır.

Filmin tüm dünya çapında 2 milyar 800 milyon dolara yakın hasılatı ile bu alanda rekoru elinde bulundurduğunu da belirtmek isterim.

Sonuç olarak mutlaka izlenmesi gereken ve arşivinizde bulundurulması gereken, sinema tarihinin en önemli filmlerinden biridir. 

Avatar (2009) on IMDb

Google Plus'ta Paylaş

Mehmet Nar

Bu site dizi ve filmlerle ilgili rehber olma amacıyla bir grup amatör tarafından güncellenmektedir.
    Blogger YORUMLARI
    Facebook YORUMLARI

0 yorum :

Yorum Gönder