Rocky Balboa artık bir dünya şampiyonu ve bir çok maça çıkıyor. Bunların kimi hayır için yapılan gösteri maçları kimi unvan korumak için yapılan maçlar. Ve bir gün bir adam çıkıyor ve sizin heykelinizin dikildiği gün bunların hepsinin düzmece olduğunu söylüyor. Hak etmediğiniz bir yerde bulunduğunuzu düşünen ve size meydan okuyan birisi. Herkes gibi Rocky’de meydan okumayı kabul ediyor.
Bu film de şöyle bir durum söz konusu bence; siz bir amatör boksörsünüz ve dünya şampiyonu size maç yapmak isteği ile geliyor kabul ediyorsunuz. Gayet mütevazisiniz, kaybetseniz bile aslında bir şey kaybetmeyeceğinizi biliyorsunuz, kafanız rahat . İkinci maçtada olsa siz dünya şampiyonu oluyorsunuz. Diğer tarafta ise siz dünya şampiyonu iken size meydan okuma söz konusu ki Clubber Lang’ in de tam olarak yaptığı bu. Mütevazilik mi o da ne? Hele birde antrenör belki de sizin yüzünüzden, kalp krizi geçirip ölmüşse. Kaçacak yer yok.
İlk maçta çok ağır bir yenilgi alsa da, Mickey ölse de, dünya şampiyonluğu gitse de Apollo’nun teklifi ve karısı Adrian’ın motivasyonu ile Rocky tekrar ringlere döner ve şampiyonluk için savaşmaya başlar. Ki bu filmde yapılan, yüz kiloluk boksörün dans etmeye başlaması iyi bir taktik gibi durmakta.
Bir şeyi çok istemenin ve onu elde etmenin bakışlarınızdan anlaşılacağı, yani hırsınızın ve azminizin aslında gözlerinizden okunacağı, “kaplanın gözleri” düşüncesi ile işlenmiş ve Eye of the Tiger şarkısıyla tavan yapmıştır diyebilirim.
“Allah sevdiği kullarına önce eşeğini kaybettirir sonra buldururmuş” sözü belki bu filmde aklınıza gelecek. Eğer gaza getiren filmlerden hoşlanıyorsanız, tam sizlik diyebilirim.
0 yorum :
Yorum Gönder