Türk sinemasının en iyi bir kaç filminden biri, ağlamak garanti.
Son zamanlarda vizyona giren Türk filmlerini pek beğenmesem de ( ki bunda vizyon kaygısıyla çekilmiş ve bel altı esprilerle dolu anlamsız komedi filmlerinin katkısı büyüktür ) sıkı bir Türk sineması hayranıyım diyebilirim. Özellikle beni tanıyanlar Kemal Sunal hayranlığımı bilirler. Repliklerini ezbere biliyor olsam da nerde bir Kemal Sunal filmine rastlasam sanki ilk kez izliyormuşum gibi zevk alarak baştan sona izlerim. Kemal Sunal'ın yanında Şener Şen, Hulusi Kentmen, Erol Taş, Adile Naşit, Tarık Akan, Cüneyt Arkın ve Münir Özkul ( ki adını sayamadığım niceleri için özür dilerim ) gibi büyük oyuncuların bende ayrı bir yeri vardır.
Son zamanlarda vizyona giren Türk filmlerini pek beğenmesem de ( ki bunda vizyon kaygısıyla çekilmiş ve bel altı esprilerle dolu anlamsız komedi filmlerinin katkısı büyüktür ) sıkı bir Türk sineması hayranıyım diyebilirim. Özellikle beni tanıyanlar Kemal Sunal hayranlığımı bilirler. Repliklerini ezbere biliyor olsam da nerde bir Kemal Sunal filmine rastlasam sanki ilk kez izliyormuşum gibi zevk alarak baştan sona izlerim. Kemal Sunal'ın yanında Şener Şen, Hulusi Kentmen, Erol Taş, Adile Naşit, Tarık Akan, Cüneyt Arkın ve Münir Özkul ( ki adını sayamadığım niceleri için özür dilerim ) gibi büyük oyuncuların bende ayrı bir yeri vardır.
Korkusuz Korkak, İnek Şaban, Tosun Paşa, Süt Kardeşler, Şabanoğlu Şaban, Canım Kardeşim ve Selvi Boylum Al Yazmalım, Çiçek Abbas, Şekerpare gibi filmlerin ( ki burada da sayamadıklarım için tekrar özür dilerim ) bir daha çekilemeyeceği düşüncesindeyim.
İşte böyle bir geçmişe sahip Türk sinemasının, benim için en iyi filmlerinden biri de kesinlikle başrollerinde Tarık Akan, Halit Akçatepe ve Kahraman Kıral'ın oynadığı Canım Kardeşim filmidir. Bu filmi ne zaman izlesem, boğazıma bir yumru düğümlenir, yutkunamam ve genelde son sahnesini izleyemem. Kısaca konusundan bahsetmek isterim; Küçük Kahraman, ağabeyi ve ağabeyinin sadık arkadaşı Halit ile birlikte yoksul ama neşeli bir hayat sürdürmektedir. Fakir ama mutlu bu ailenin yaşamı, Kahramanın kan kanseri olduğunu ve yaklaşık üç dört aylık bir ömrünün kaldığını öğrenmeleri ile alt üst olacaktır. Abisi, kardeşi Kahraman'a kanser olduğunu dahi söyleyemez. Artık Murat ve Halit'in tek amacı, kardeşlerinin son günlerini mutlu geçirmesini sağlamaktır. Kahraman'ın ise hayattaki tek isteği evlerine bir televizyon alınmasıdır. Murat ve Halit ise kardeşlerinin bu son isteğini yerine getirebilmek için tüm her şeyi göze alacaklardır.
Kısıtlı imkanlarla yokluk içinde çekilmiş olmasına rağmen sadece Türk sinemasının değil benim için dünya sinemasının en iyi bir kaç dram filminden biridir. Klasik bir konu olmasına rağmen, hikayenin ilerlemesi, Tarık Akan, Halit Akçatepe ve Kahraman Kıral'ın muhteşem oyunculukları, yönetmen Ertem Eğilmez'in ince dokunuşları ve Cahit Oben'in müzikleri ile harmanlanan bir başyapıt. O kadar içten o kadar samimi bir film ki yoksulluğu, çaresizliği iliklerinizde hissediyorsunuz. Kendinizi Murat ve Halit yerine koymamanızın imkanı yok. Hele bir de bir final sahnesi var ki sonucu biliyor olsanız da kendinizi ağlarken bulmamanızın imkanı yok düşüncesindeyim. Ki bu filmi en az yüz kere izlemiş olsam da sonuç hep aynı.
0 yorum :
Yorum Gönder