Serinin ikinci filmi, heyecan kaldığı yerden devam ediyor
2007 yılında vizyona giren ilk Transformers filminin gişede yakaladığı büyük başarının ardından devam filmlerinin gelmesi kaçınılmaz olmuştur. İlk filmden iki yıl sonrasında devam filmi olan Yenilenlerin İntikamı vizyona girmiştir.
2007 yılında vizyona giren ilk Transformers filminin gişede yakaladığı büyük başarının ardından devam filmlerinin gelmesi kaçınılmaz olmuştur. İlk filmden iki yıl sonrasında devam filmi olan Yenilenlerin İntikamı vizyona girmiştir.
İlk filmin kadrosunun hemen hemen tamamının korunmuş olduğu devam filminin konusu şu şekildedir. İlk filmin sonunda Allspark ( Cybertron gezegeni için önemli bir güç kaynağıdır ) ve Decepticonların lideri Megatron yok edilmişti. Artık insanlar ile Autoboth dostlarımız iş birliği için Dünyanın çeşitli bölgelerinde operasyonlar yaparak kalan Decepticonları avlamaya başlamışlardır. Bu arada Sam Witwicky, koleje başlamıştır. Normal bir hayat sürmek isteyen sıradan bir genç olarak hayatına devam etmek istemektedir. Ancak yok edildiği düşünülen Allspark'ın küçük bir parçasının, Sam Witwicky'de yanlışlıkla kalması sonucunda Sam'in hayatı yeniden ters düz olacaktır. Bu parça ile temas etmesi sonucunda Sam Witwicky bazı şekiller görmeye başlar. Bu arada Decepticonlar da hem Megatron'u yeniden canlandırmanın yollarını araştırmakta hem de diğer taraftan Dünya üzerinde bulunduğuna inandıkları diğer bir güç kaynağını aramaktadırlar. Olayların gelişmesi sonucunda Amerika'dan Mısır çöllerine uzanan bir maceraya atılmak zorunda kalan kahramanlarımız, bir kez daha tüm Dünyanın kurtuluş umudu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bir devam filmi olarak, ilk filmin oyuncu kadrosunun tamamının korunmuş olması, adeta bir dizi izliyormuşuz havası yaratmıştır. Bence bu devam filminin en büyük artısı budur. Konu olarak da aslında iyi sayılabilecek bir hikaye üzerine kurulmuştur. Ancak pek çok yerde mantık hatalarının bulunması filmin gerçekçiliğini etkilemiştir. Filmin başındaki operasyon esnasında koca bir şehrin neredeyse yok olmasına rağmen, tüm dünyanın olan bitenden habersiz olması, günümüzde yaşanılan pek çok büyük şehirde her yerde kameralar olmasına ve hatta insanların kullandıkları telefonların tamamının görüntü kaydedebilme özelliği olmasına rağmen hiç bir görüntünün bulunmaması ve bu şekilde olanların tüm dünyadan gizlenmesi saçma olmuştur. Bu yönüyle hikaye inandırıcılığını kaybetmiştir. Diğer taraftan her ne kadar Hollywood sineması olsa da bu kadar Amerikan propagandası yapılması artık seyircide bıkkınlık yaratmaktadır.
Film, hikaye olarak sahip olduğu açıklarını görsel efektlerle ve bol aksiyonlu sahnelerle doldurmaya çalışmaktadır. Görsel efektler bakımından yine üst düzey bir çalışma mevcuttur. Hatta ilk filme hakim olan karışıklık bu film ile biraz da olsa giderilmiştir.
Filmle ilgili diğer bir rahatsızlığım ise Megan Fox'un tamamen bir cinsel obje olarak kullanılmasıdır. Tamam bence de Megan Fox, çok da iyi bir oyuncu değildir ancak bu kadar cinselliğin ön planda tutulması, Megan Fox'un yer aldığı sahnelerin sürekli olarak bu şekilde tasarlanması rahatsız edici olmuştur.
Oyunculuk bakımından da eski ajan Simmons karakterini canlandıran John Turturro'ya ayrı bir safya açma gerekir düşüncesindeyim. Zira John Turturro tek başına filme ayrı bir hava katmıştır. Filmin eğlenceli tarafını John Turturro adeta tek başına sırtlamıştır.
Sonuç olarak ufak tefek olumsuz yönleri olsa da sahip olduğu artılar daha ağır basmakta olan bu filmi izlemenizi tavsiye ederim.
0 yorum :
Yorum Gönder