Efsane çizgi dizinin üçüncü filmi: Ayın Karanlık Yüzü karşınızda
Transformers, yaşı benim gibi otuzlu yaşların ortalarında olan sinemaseverler için ayrı bir yeri olan çizgi dizidir. 80'li yılların sonu 90'lı yılların başında, ilkokul yıllarımızda, hayranlıkla izlediğimiz bu çizgi dizi ilk kez 2007 yılında beyazperde ile buluşmuştur.
Transformers, yaşı benim gibi otuzlu yaşların ortalarında olan sinemaseverler için ayrı bir yeri olan çizgi dizidir. 80'li yılların sonu 90'lı yılların başında, ilkokul yıllarımızda, hayranlıkla izlediğimiz bu çizgi dizi ilk kez 2007 yılında beyazperde ile buluşmuştur.
Bildiğiniz üzere çizgi dizi ve dolayısıyla filmlerin ana konusunu Cybertron gezegeninde Autobothlar ve Decepticonlar arasında yaşanan büyük savaş sonrasında bu gezegenin yok olmanın eşiğine gelmesi, Decepticonların bu savaşı kazanabilmek adına her türlü yola başvurması oluşturmaktadır.
Transformers: Ayın Karanlık Yüzü filmi ise bu serinin üçüncü filmi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ana hikayeye bağlı kalınarak, ilk iki filmin kaldığı yerden hikaye devam etmektedir. Kısaca filmin konusundan bahsetmek gerekirse; 1961 yılında Ay yüzeyinde meydana gelen bir çarpışma sonrasında insanoğlunun Ay'a yolculuk macerası başlamıştır. Amerika ve Rusya, bu çarpışmaya neyin neden olduğunu bulmak ve uzaylı ırkla ilk temasa geçebilmek için amansız bir mücadele içine girmiştir. 20 Temmuz 1969 yılında Neil Amstrong'un Ay'a ayak basmasıyla bu gizem çözülmüştür. Ay'a bir uzay gemisi düşmüştür. Autobothların lideri Sentinel Prime'ın kullandığı bu gemi, Cybertron gezegeni için hayati önem taşıyan bir teknoloji taşımaktadır. Hikaye buradan günümüze gelir. Sentinel Prime'ın gemisinin Ay'ın karanlık yüzüne düştüğünü öğrenen Optimus Prime, Ay'a gider ve gemideki bir kısım malzeme ve Sentinel Prime ile birlikte Dünyaya döner. Sentinel Prime'ın yeniden canlandırılması üzerine, olaylar farklı bir boyut kazanacaktır. Zira Sentinel'in tüm Autobothların haricinde farklı planları vardır. Ancak bu planlar Dünyanın sonunu getirebilecek kadar tehlikelidir.
Tarihte gerçekleşen olaylar ile filmin hikayesinin birleştirilmesi, belki de bu filmin en güzel yanıdır. İnsanoğlunun uzay macerasının başlangıcı, Transformers hikayesi ile harmanlanması ve hikayenin bu şekilde gelişmesi son derece güzel düşünülmüştür. Bu derece iyi düşünülmüş hikayenin sağlam aksiyonla seyirciye aktarılması, görsel efektlerdeki üst düzey çalışma ile hikayenin desteklenmesi, filmin başarısının sırrıdır. Özellikle imkanınız varsa filmi üç boyutlu izlemenizi tavsiye ederim. Zira bu filmi, benzerlerinden ayıran temel fark, görsel efektlerdeki üst düzey çalışmadır.
Diğer taraftan, Sam Witwicky karakterini canlandıran Shia LaBeouf ve Ajan Simmons karakterini canlandıran John Turturro'nun, bu film ile birlikte mükemmel bir ikili oluşturduğunu söyleyebilirim. Böyle eğlenceli bir ikili oluşturma fikri çok orijinal olmasa da Shia LaBeouf ve John Turturro arasındaki ilişkinin tuttuğunu ve bu uyumun filmin kalitesini arttırdığını rahatlıkla söyleyebilirim. Megan Fox yerine Rosie Huntington-Whiteley'in filmin kadrosuna girdiğini ve Rosie Huntington-Whiteley'in de rolünün hakkını verdiğini belirtmeliyim.
Filmle ilgili söyleyebileceğim tek olumsuz şey ise film süresinin aşırı uzun olmasıdır. 155 dakikalık sürenin bu film için çok uzun olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Zira filmin sonunda yer alan savaşın çok uzun sürdüğünü ve sonlara doğru sıkıldığımı itiraf etmeliyim.
Fragman
0 yorum :
Yorum Gönder