Neva


İki kişinin birbirini çok sevmesi ama çoook sevmesi... Tek başına yeterli midir ?
                                                               
Sevgi her sorunu halleder mi ? Tüm dertleri çözer mi ? 

Neva tam da bu durumu anlatıyor. İzmir'li doktor Ilgın Olut'un üniversite yıllarında başından geçen aşkı anlattığı kitabı Neva filme dönüştürülmüş. 

Kitap zamanının çok okunan bir kitabı imiş. Ancak kitabı okumadığım için film ile kıyaslama yapamayacağım. Sadece filme göre anlatım gerçekleştireceğim. Şimdiden hatırlatmak isterim.

Ilgın (Şükrü Özyıldız) hızlı yaşayan ve fakat aynı zamanda aşık olacağı /hayatının kadınını arayan, genç, yakışıklı bir asistan doktordur. Bir gün aynı bölümde çalıştığı 4. sınıf öğrencisi genç ve güzel doktor Neva'yı (Başak Parlak) görür ve ilk görüşte aşık olur. Bir süre onu takip eder ve tanışmaya çalışır. Önünde sonunda tanışmayı, arkadaş olmayı ve sevgili olmayı başarır. Bu aşamada her şey çok güzeldir. İkisi de birbirini çok sevmektedir. 

Ancak bir süre sonra Ilgın'ın davranışları değişmeye başlamıştır. Neva'yı kıskanmakta ve geçmişte yaşadıklarını sorgulamaktadır. Ilgın artık geçmişe o kadar çok takılıp kalmıştır ki, bu günü ve aşkını bir türlü yaşayamamaktadır. Bu arada Neva'yı çeşitli şekilde ve zamanlarda suçlamakta, onu ne duruma düşürdüğüne veya neler hissettiğine aldırmamaktadır. Belki de aldırmak aklına bile gelmemektedir. Zira hiç empati kurmamaktadır. Erkeklerin kendi aralarında yapmış oldukları saçma sapan konuşmaların ağırlığını hep Neva'ya yüklemektedir. Neva ise bu ilişkide baskın karakter olamamış, tüm suçlamaların sessizce ve ağlayarak karşılamaktadır. Bu aşamada seyirci bazen, tüm bu suskunluğun iddialardaki gerçeklik payı olup olmadığını düşünmeden geçemiyor bence. 

İki kişi birbirini sevmeye başladıysa eğer, o tarihten itibaren birbirlerine karşı sorumlulukları başlamış demektir. Öncesi silinmiştir. Hesap sorulamaz, yargılanamaz. Hele ki kendinin de yaşadığı bir kısım hayat tarzı varken, başkasını suçlamak ne demektir? Bu bakımdan film boyunca Ilgın karakterine acayip kızıyorsunuz ama acıyorsunuz da. Zira o kadar seviyor ki, sevgi kıskançlık illeti yüzünden işkence ve acıya dönüşüyor. 

Son olarak yine Ilgın, öfkesi, suçlamaları ve ayrılık kararı... Neva artık dayanamıyor ve kendini pencereden aşağı bırakıyor. Hem de şişme/sıkışma dolayısı ile bir türlü açılamayan pencereyi açarak. Artık aşık olduğu adam tarafından suçlanmaya mı dayanamadı dersiniz, yoksa sevdiği adamın ayrılık kararı alarak onu evden kovması dolayısıyla mı dersiniz bilemem ama Neva ölümü tercih ediyor. Bu anlamda filmin en etkili bölümü bu sahne. Film boyunca midenize oturmuş olan sıkıntı, bu sahne ile gözyaşı olarak dökülüyor içinizden. Hem de Elif şarkısı eşliğinde. 

O kadar etkileyici bir sahne olmuş ki, gerçek mi acaba dedirtiyor insana. Tam olması gerektiği gibi, tam olması gereken anda, en etkileyici şekilde, incecikten bir kar yağarken, fonda Elif türküsü ( İncecikten bir kar yağar, tozar Elif Elif diye.. ) ile. Film gibi. Hüzünlü. 

Biraz da oyunculuklardan bahsetmek isterim. Ilgın karakterine hayat veren Şükrü Özyıldız'ın pek karakter oyuncusu olabileceği ve etkili bir oyunculuk sergileyebileceğini düşünmüyordum. Ama bu filmde her ruh halini gerçekçi ve etkili yansıttığını söyleyebilirim. Zira aşık, gözü başkasını görmeyen, mutlu, sevimli Ilgın ile kıskançlıktan içi ölmekte olan, agresif, dayanılmaz Ilgın'ı çok iyi oynamış. Beğendim. Başak Parlak da, tam rolü gibi naif, suskun, dingin, içli, sessiz kızı iyi oynamış. Diyeceğim o ki, roller yakışmış. 

Film genel olarak hızlı ilerliyor. Kitap uyarlamalarında genel olarak böyle olduğu için tuhaf karşılamıyorsunuz. Hızlı bir karakter tanıma, hızlı bir tanışma, hızlı bir aşık olma sürecinin ardından, film boyunca süren bir kıskançlık krizi dönemi ve son. Eminim tüm bu aşamalar kitapta daha iyi verilmiştir.
Neva (2013) on IMDb

Fragman
Google Plus'ta Paylaş

Mehmet Nar

Bu site dizi ve filmlerle ilgili rehber olma amacıyla bir grup amatör tarafından güncellenmektedir.
    Blogger YORUMLARI
    Facebook YORUMLARI

0 yorum :

Yorum Gönder