Harry Potter kitap ve film serileriyle dünya çapında büyük bir hayran kitlesine sahip olan ünlü yazar JK Rowling'in Harry Potter hikayesinin öncesini anlattığı Fantastic Beasts and Where to Find Them - Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar ? hikayesi de beyazperdeye taşınmış durumda.
Newt Scamander'in ünlü kitabının yazılış hikayesinin anlatıldığı film bizleri 1920'li yılların New York'una, fantastik bir maceraya davet ediyor. Filmin konusu kısaca şu şekilde. Hayatını fantastik yaratıkları korumaya ve onları kurtarmaya adamış olan Newt Scamander'in yolu bir sebeple Amerika'ya New York'a düşer. Bu sırada New York'ta gizemli olaylar da yaşanmaktadır. Amerika Büyücülük Teşkilatı, yaşanan olaylar sebebiyle büyücülerin ortaya çıkacağından ve insanlar ile büyücüler arasında büyük bir savaşın patlak vermesinden korkmaktadır. İşte böyle bir ortamda New York'a gelen Newt bir anda Amerikan büyücülerinin hedefi haline gelir. Zira sihirli çantasında taşıdığı yaratıklardan üç tanesi bir şekilde kaçmayı başarmış ve New York sokaklarında saklanmaya başlamıştır. Newt, bir yandan kaçırdığı dostlarını yakalamaya çalışırken bir yandan da patlak vermesi muhtemel olan savaşı engellemek zorunda kalacaktır. Bu macerasında kendisine Amerikan Büyücülük teşkilatından dışlanmış büyücü Tina, Tina'nın kız kardeşi Queenie ve de kendi pastanesini açmak isteyen insan/büyü-dışı Jacob Kowalski yardım edecektir.
Harry Potter hikayesinin öncesini izlediğimiz film, geçmiş olduğunu dönemi, 1920'lerin New York'unu başarılı bir şekilde biz sinema severlere aktarmayı başarmıştır. Kıyafetler, müzikler ve yaratılmış olan ortam hem dönem itibariyle hem de geçtiği fantastik evren itibariyle gayet başarılıdır. Giriş filmi olarak Newt Scamander'in yaratıklara olan düşkünlüğü, onlarla geliştirmeyi başardığı bağ da gayet başarılı bir şekilde bizlere aktarılabilmiştir. Newt dışında yan rollerde yer alan karakterlerin de hikayeye katkısı son derece başarılı bir şekilde işlenmiştir. Ancak tüm bu olumlu yönlerine rağmen giriş filminin konusunun biraz zayıf kaldığını da belirtmem gerekir. Hikaye zayıflığının da bana soracak olursanız başlıca nedeni ise filmin tam bir kötü karaktere sahip olamamasıdır. Harry Potter'ın ilk filmlerinde de baş kötü Lord Voldemort'u görmemiş olsak da bu karakterin ağırlığı ve önemi izleyicilere yansıtılabilmişti. Ancak aynı şeyi bu film için söylemek biraz zor ve bu sebeple de film çok puan kaybetmektedir.
Sonuç olarak iyisiyle kötüsüyle ailecek izleyecek bir film arıyorsanız bu film sizler için doğru bir tercih olacaktır. İzleyin, pişman olmazsınız.
Bu site dizi ve filmlerle ilgili rehber olma amacıyla bir grup amatör tarafından güncellenmektedir.
0 yorum :
Yorum Gönder