DC Comics pek çok kahramanını bir araya getirdiği son yapımı olan "Suicide Squad - İntihar Takımı" filminde tüm dünyanın kaderi kötülerin eline bırakılıyor.
Filmin hikayesi, Superman'in ölümünden veya öldü sanılmasından sonraki bir zamanda kısacası "Batman v Superman" filminin sonrasında geçiyor. İnsanoğlu, yaşanan Superman olayında şanslı olduğunu düşünmektedir. Zira Superman sahip olduğu ahlaki yapısı ile kendisini insanlığı korumaya adamıştır. Ancak olası bir Superman vakası daha yaşandığında ve gelecek olan bu yeni Superman insanlığa savaş açtığında, dünyayı kim koruyacaktır? İşte bu sorulara yanıt bulmak isteyen Amerikan Gizli Servis ajanı Amanda Waller'ın farklı bir projesi vardır. Özel yeteneklere sahip suçlulardan bir tim oluşturmak amacında olan Amanda Waller, bu projesini kabul ettirir. Ve Deadshot, Harley Quinn, Killer Croc, El-Diablo ve Captain Boomerang gibi suçluları bir araya getiren Task Force X projesi hayata geçirilir. Ekibe doğa üstü güçlere sahip olan cadı Enchantress de dahil edilir. Ancak Amanda Waller, kontrolü altında olduğunu düşündüğü Enchantress'in hakimiyetini kaybedince işler karışacaktır. Artık Enchantress'i durdurmak için bu sıradışı ekibin birbirine güvenmesi ve birlikte hareket etmesi gerekecektir.
"Suicide Squad - İntihar Takımı" filmini özetlersek; eldeki malzemenin yanlış tercihlerle heba edildiği sonucuna varabiliriz. Her ne kadar film, izleyiciyi sıkmadan sonuna kadar kendisini izlettirmeyi başarıyor olsa da kötü işlenen hikayesi ve son derece berbat finali ile çok puan kaybediyor düşüncesindeyim. Karakterleri de bizlere tam manasıyla tanıtmaması ve daha ne olduğunu anlamadan filmin doğrudan aksiyona dalması da filmle ilgili beğenmediğim bir diğer husus olduğunu da belirtmek isterim. Kısacası duyurulmasının ardından yapılan reklam ve yayınlanan fragmanlarla beklentileri arttıran film, bu beklentileri tam manasıyla karşılayamamıştır.
Gelelim filmin beğendiğim yanlarına. Marvel çizgi romanlarının aksine daha karanlık bir dünyada geçen DC çizgi romanlarının havasının filme çok başarılı bir şekilde aktarılmış olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Hikayeye giriş niteliğindeki ilk yarım saatlik kısmı saymazsak, filmin tamamının bu karanlık havada geçtiğini belirtmeliyim. Diğer taraftan Deadshot rolündeki Will Smith'in ve Harley Quinn karakterini canlandıran Margot Robbie'nin performanslarını çok beğendiğimi de söylemeden geçemeyeceğim. Özellikle Margot Robbie'nin Harley Quinn karakterine çok yakıştığını düşünüyorum.
Joker karakteri ile ilgili farklı sinema sitelerinde farklı yorumlar okumuş olsam da ben de Jokerin kötü kullanıldığı düşüncesindeyim. Her ne kadar Jared Leto, bizlere sağlım bir Joker performansı sergiliyor olsa da hikayeye dahil edilemeyen Joker'i, sadece sevgilisi Harley Quinn'in peşinden koşan bir karakter olarak izliyoruz. Devam filmlerinde daha etkin bir rol alacağı aşikar olsa da Joker ilk filmde sadece reklam aracı olarak kullanılmıştır düşüncesi bende ağır basmaktadır.Sonuç olarak iyisiyle kötüsüyle yine de izlenmeyi hak eden bir film olduğunu düşünüyorum. Ancak yine de beklentilerinizi fazla yüksek tutmayın derim.
0 yorum :
Yorum Gönder