Oyun oynamak ne kadar tehlikeli olabilir ki
Çekildiği 1995 tarihinden bu yana 20 yıl geçmiş olmasına rağmen bir türlü izleme imkanımın olmadığı filmlerden biridir Jumanji. Bir kaç kez televizyonda denk gelsem de hiç bir zaman sonuna kadar izleme şansım olmamıştı; ta ki bugüne kadar. Şunu söylemeliyim ki bu kadar zaman izlemediğime pişman olduğum filmlerden biri oldu.
Filmimiz 1869 yılında iki arkadaşın Jumanji isimli bir masaüstü oyununu kimsenin bulmaması için gömmesi ile başlıyor. Ancak bu oyun sıradan bir oyun değildir. Her oyuncu hamlesinden sonra oyunda gerçekleşen olayların gerçek hayatta da gerçekleştiğini düşünün. Oyunda gerçekleşen olayların ise vahşi doğada ölümcül sonuçlar doğurabilecek cinsten olaylar olduğunu bir düşünün.
1969 yılında Alan Parrish ( Robin Williams ), babasının ayakkabı fabrikasının yanındaki inşaatta bir oyun bulur. Bu oyunu alır evine götürür. Daha sonra arkadaşı Sarah ( Bonnie Hunt ) ile oynamaya başlarlar. Daha ilk turlarını oynarlarken Sarah'a yarasalar saldırır, Alan ise oyun içinde hapis kalır. Aradan yıllar geçer, Alan kaybolmuştur ve hiç bir şekilde bulunamaz. Alan'ın kaybından babası suçlanmaktadır. Babası tüm servetine Alan'ı aramaya harcar ancak bundan bir sonuç çıkmaz. Alan ve Sarah'ın oyuna başlamalarından itibaren 26 yıl geçmiştir. Anne ve babaları Kanada'da bir trafik kazasında ölmüş olan Judy ( Kirsten Dunst ) ve Peter Shepherd ( Bradley Pierce ) kardeşler teyzeleri ile yaşamaktadır. Teyzeleri ise eski Parrish malikanesini satın almıştır. Kardeşler, Jumanji'yi bulur ve oynamaya başlarlar. Bir şekilde oyun içine sıkışmış olan Alan'ı kurtarırlar. Ancak oyunun yarattığı etkileri ortadan kaldırmak için oyunu bitirmeleri gerekmektedir. Ancak bunun için 26 yıl önce oyuna başlamış olan Sarah'ı bulmaları gerekmektedir. Sarah'ı da bulduklarında tek yapmaları gereken oyunu bitirmeleridir. Ancak bu o kadar da kolay olmayacaktır.
Filmle ilgili görüşlerimi yazmadan önce, filmin 1995 senesinde çekildiğini ve o yılların şartlarına göre değerlendirilmesi gerektiğini belirtmek isterim. En azından ses ve görsel efektlerin. Zira konu ve kurgu bakımından, günümüzde çekilmiş olan filmlerden aşağı kalır bir yanı yoktur. Hatta hikayenin orjinalliği ve ilerleyişi bakımından günümüz filmlerine taş çıkarır dersem yanılmış olmam herhalde. Gerçekten de sahip olduğu farklı hikayesi ve bu hikayenin gayet başarılı bir şekilde işlenmesi ile zamanının çok ötesinde bir film ile karşı karşıyayız. Ayrıca filmden bu kadar etkilenmemi sağlayan en önemli faktörlerden biri de filmin finali oldu. Gerçekten de çok başarılı bir sonu var.
Çekim tarzı, kostümler ve görsel efektler dediğim gibi 1995 yılının teknolojisi olduğu için gözünüze biraz yavan gelebilir. Ancak dediğim gibi bunlar filmi izlerken gözünüze kesinlikle hiç batmıyor. Filmin nasıl başlayıp nasıl bittiğinin hiç farkına bile varmıyorsunuz.
Sonuç olarak bu kadar zaman siz de benim gibi bu muhteşem filmi izlemediyseniz çok şey kaçırmışsınız demektir. Bu sebeple siz de benim düştüğüm bu hatadan dönün ve bu muhteşem filmi oturun ve izleyin.
NA MY:+
YanıtlaSil