Gerçek bir hikayenin anlatıldığı "The Infiltrator" filminde, 80'li yıllarda Pablo Escobar'ın liderliğini yaptığı Medellin Karteli'nin içine sızmayı başarmış Amerikan Gümrük memuru Robert Mazur'un başından geçenleri izliyoruz.
Filmin hikayesi kısaca şu şekilde. Uyuşturucu ticareti ile mücadele etmekte olan Amerikan Gümrük ofisi, bu mücadelesinde sürekli olarak uyuşturucuyu takip edip patronlara ulaşmaya çalışmıştır. Genel olarak bu mücadelesinde pek de başarılı olamayan ofis, taktik değiştirmeye karar verir. Alınan karar doğrultusunda uyuşturucunun değil de paranın takip edilmesine karar veren Gümrük ofisi, P-Takip adında gizli bir operasyon başlatır. Bu operasyonun kilit noktasında Robert Mazur yer almaktadır. Robert, Bob Musella ismiyle, kara para aklayan bir iş adamı kisvesiyle yavaş yavaş Medellin Karteli'nin içine sızmayı başarır. Zamanla kartelin güvenini kazanan Bob Musella, para trafiğinde kilit rol oynayan bankacılarla, iş adamlarıyla ve hatta Pablo Escobar'ın sağ kolu olan Roberto Alcaino ile arkadaş olur. Yeterli bilgi toplandığında da kartele darbe indirilir. Operasyon tamamlandığında yüzden fazla bankacı ve uyuşturucu kaçakçısı yakalanmış ve dünyanın en büyük yedinci bankası kapanmak zorunda kalmıştır.
Filmin izleyici üzerindeki etkisini arttıran başlıca unsurlar, gerçek bir hikayeyi anlatması ve de finalinde de suçlu bulunan insanların gerçek görüntülerine yer veriyor olmasıdır. Her ne kadar filmin, son derece etkileyici ve ilgi çekici bir hikayesi olsa da yine de büyük bir tempo sıkıntısının olduğunu düşünüyorum. Hikayenin kopuk kopuk işlenmesi ve düşük temposu sebebiyle film, bir noktadan sonra sıkıcı bir yapıya bürünüyor. Zira 127 dakikalık uzun sayılabilecek bir seyir süresine sahip olan filmde Bob Musella'nın nasıl bu kadar çabuk bir şekilde kartelin güvenini kazandığını ve kartel içinde yükseldiğini tam olarak anlayamıyorsunuz. "Acaba ben mi bir şeyler kaçırdım" derken hikaye akıp gidiyor. Finale doğru hikaye toparlansa da bu durum filmin genelini kurtarmaya yetmiyor düşüncesi bende ağır basmaktadır. Kısacası hikayenin beyazperdeye uyarlanması ile ilgili bazı sıkıntılar var dersem yanlış söylemiş olmam herhalde.
Oyunculuk olarak Breaking Bad dizisiyle hafızalara kazınan Bryan Cranston, Robert Mazur rolüyle yine harikalar yaratıyor. Adeta filmi tek başına sırtlayan ünlü aktör, Robert Mazur'un içine girdiği zor durum sebebiyle yaşadığı stresi, psikolojik değişimini gayet başarılı bir şekilde izleyiciye aktarıyor.
Sonuç olarak ilgi çekici hikayesi ve Bryan Cranston'ın sağlam oyunculuğu hatrına izlenmesi gerekir diye düşünüyorum.
0 yorum :
Yorum Gönder