Balık etli, sakar ve sevimli bir kadın olan Bridget Jones ile tanışmamızın üzerinden tam on beş yıl geçmiş durumda. İlk kez 2001 yılında vizyona giren "Bridget Jones'un Günlüğü" filmi ile tanıştığımız Bridget, doğallığıyla sinema severlerin gönlünde yer edinmeyi de başarmıştır.
İşte aradan geçen on iki yılın ardından vizyona giren film ile Bridget Jones'un macerası farklı denizlere yelken açıyor.
Filmin hikayesi kısaca şu şekilde. Film, Bridget'in 43.doğum gününde başlıyor. Artık kilolarından ve sakarlıklarından kurtulmuş olan Bridget, ulusal bir haber kanalında başarılı bir kariyer inşa etmektedir. Kısacası geçmişi arkasında bırakan Bridget'in yalnız ancak mutlu bir hayatı vardır. Ancak Bridget'in doğum gününün olduğu gün ilk iki filmden hatırladığımız Daniel Cleaver'ın ( Hugh Grant ) da cenaze töreninin olduğu gündür. Önce cenaze töreninde Mark Darcy ( Colin Firth ) ile karşılaşması sonrasında gittiği konserde Amerikalı Jack Qwant ( Patrick Dempsey ) ile birlikte olması ile Bridget'in hayatı yeniden tepe taklak olacaktır. Zira çok kısa aralıklarla hem Mark hem de Jack ile ilişkiye girmiş olan Bridget hamiledir ve babanın kim olduğunu bilememektedir. Durumun ortaya çıkması ve Mark ile Jack'in birbirlerinden haberdar olmasıyla işler iyice karışacaktır.
Fazla kilolarından kurtulmuş ve artık genel olarak sakarlık yapmayan, ilk iki filmden biraz farklı bir Bridget Jones karakteri izliyor olsak da iyi kurgulanmış, son derece eğlenceli hikayesi ile film yine sinemaseverlerin gönlünde yer edinmeyi başarıyor. Zira Bridget'in korkması sebebiyle babanın doğuma kadar belli olmaması, Jack ve Mark arasında gelişmek zorunda olan ilişki, Bridget, Mark ve Jack üçlüsü bir aradayken yaşananlar filmin eğlence dozunu çok yukarılara çıkarmaktadır.
Her ne kadar farklı bir Bridget izliyor olsak da Hugh Grant hariç hemen hemen tüm oyuncu kadrosunun korunmuş olması serinin sevenlerinin filme bağlanmasını kolaylaştırmıştır. Hikayeye yeni eklenen Patrick Dempsey'in Colin Firth ve Renée Zellweger ile olan uyumu da filme ayrı bir hava katmış durumda. Diğer taraftan filmde rolü az olan ancak filmin eğlencesi arttıran karakterlerin varlığı da filmin başarısını bir kaç adım ileri taşımaktadır. Özellikle Bridget'in babasını canlandıran Jim Broadbent'in ve Emma Thompson tarafından canlandırılan Dr. Rawlings karakterine çok güleceksiniz.
Sonuç olarak romantik komedi filmlerinden hoşlananların mutlaka izlemesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum. Şahsi fikrim en iyi Bridget Jones filmi olduğu yönündedir. İzleyin; pişman olmazsınız.
0 yorum :
Yorum Gönder