Yılın en iyi Marvel filmlerinden biri
Benim gibi fantastik film hastası olan biri için 2014 yılı çok bereketli bir yıl oldu ve olmaya da devam ediyor denilebilir. Bu sene vizyona giren pek çok Marvel filminden biri de Marvel: Guardian Of The Galaxy. Filmi anlatmaya başlamadan önce Marvel Comics ile ilgili biraz bildiklerimi paylaşmak isterim.
1939 yılında Martin Goodman tarafından Timely Comics adı altında kurulan şirket 2.Dünya Savaşından sonra ismini Atlas Comics olarak değiştirmiştir. 2.Dünya savaşı, Nazi etkisi ve rakip firma olan DC Comics’in Superman ve Batman ile yakalamış olduğu başarılar Martin Goodman’ı süper kahraman yaratma fikrine yönlendirmiştir. Bu şekilde Captain America doğmuştur. Bunları Fantastik Dörtlü, Hulk, Thor, X-Men’ler, Örümcek Adam takip etmiş ve firma bugünlerine gelmiştir. 31 Ağustos 2009 tarihinde ise 4 milyar dolar gibi astronomik bir rakam karşılığında The Walt Disney Company tarafından satın alınmıştır.
Böyle bir bilgilendirmenin ardından geçelim filmimize. Marvel dünyasına ilgili duyanlar, Galaksinin Koruyucuları ekibinin varlığının çok eski çizgi romanlara dayandığını bilirler. Ancak bu dünyayı sadece vizyona giren filmlerden takip edenler içinse bu ekip yeni kurulmuş gibi gelebilir. Neyse filmi özetleyecek olursa; “ Kendisine Star-Lord lakabını takmış olan Peter Quill’in ( Chris Pratt ) sonsuzluk taşı adı verilen esrarengiz bir küreyi ele geçirmesiyle hikaye başlamaktadır. Marvel evreninin en güçlü karakterlerinden biri olan Thanos ( pek çok çizgi romanda Marvel Dünyasının tanrısı denilmektedir ) ile anlaşması sebebiyle Ronan da bu küreyi aramaktadır. Sonsuzluk taşının galaksileri yaratma ve yok etme gücünün farkına varan Peter Quill hem bu taştan hem de peşindeki Ronan’dan kurtulmak ve dolayısıyla tüm galaksiyi korumak için Gamora, Groot, Roccet Raccoon ve Drax The Destroyer ‘den oluşan ve birbirleriyle hiç benzeşmeyen dört uyumsuz kişiden oluşan bir ekiple zorunlu bir ortaklığa soyunmak zorunda kalır. “
Filmin hikayesinden sonra filmle ilgili düşüncelerimi de paylaşmak isterim. Filmi izlediğimde bende oluşan ilk duygu Marvel evrenini Starwars evrenine taşımışlar olmuştu. Gerçekten de her iki evrenden de tatlar bulmak mümkün bu filmde. Star-Lord karakterini Han Solo ile benzetmek, Millenium Falcon gemisi ile Star-Lord'un gemisini benzetmek gibi örneklemeler çoğaltılabilir. Buna ek olarak film için seçilmiş oyuncuların Marvel karakterlerine tam oturmuş olması da filme ayrı bir tat katmış durumda. Nasıl ki Hugh Jackman Wolverine ise Robert Downey Jr Ironman ise Chris Pratt da Star-Lord, Dave Bautista da Drax olmuş resmen. Ancak tüm bu anlattıklarıma ötesinde diyebilirim ki filmin yıldızı kesinlikle Roccet Raccoon. Üstün zekasıyla bir o kadar esprili hareketleriyle ve hepsinden üstün cesaretiyle filmin en kilit karakteri konumunda.
Kısacası fantastik film seviyorsanız, siz de benim gibi her sene 3-5 Marvel filmi gelsin istiyorsanız bu filmi de izlemenizi tavsiye ederim.
0 yorum :
Yorum Gönder