Son derece çarpıtılmış bir hikaye...
Bu filmi sizlerle paylaşıp paylaşmama konusunda biraz kararsız kaldığımı belirtmek isterim. Tamam çekilmiş olan bu film, sonuç olarak bir sanat eseri ve Türk tarihi ile ilgili bir belgesel değil. Ayrıca fantastik bir yapım ve yabancı gözüyle çekilen bir film. Zira filmde bahsedilen Vlad Dracul( III.Vlad Tepes ), bugünki Romanya'nın ( o zamanlar için Eflak-Boğdan ) önde gelen halk kahramanlarından biri. Ancak fantastik bir film olsa da tarihe dayanan bir hikayesi var ve bu hikayesi ise son derece çarpıtılmış durumda. Kaldıki son zamanlarda okumaktan ve araştırmaktan uzak yetişen gençlerin pek çok şeyi izleyerek öğrendiği düşünülürse bu filmin etkisini ve neden bu kadar rahatsız olduğumu daha rahat anlarsınız düşüncesindeyim. Zira Vlad Tepes'in Eflak-Boğdan yönetimini ele geçirmek ve sonrasında bu yönetimi elinde tutabilmek için erkek kadın yaşlı genç çoluk çocuk ( buna kendi halkı da dahildir ) demeden binlerce insanı kazığa oturtmak gibi pek çok farklı tarzda işkence ile öldürdüğü ve en sonunda kafasının kesilerek Fatih Sultan Mehmet'e hediye edildiği gerçeği bu filmde tamamen çarpıtılmıştır. Filmde de bu kazığa oturtma sahnelerine yer verilmiş olsa da bunun da haklı bir nedene dayandırılması ise kahkahalarla gülmeme neden olmuştur. Filmin sonu ise benim için daha da komiktir. Zira Fatih Sultan Mehmet'in kim olduğunu ve neler yaptığını filmin yapımcılarının bir araştırması gerekir düşüncesindeyim.
Bu filmi sizlerle paylaşıp paylaşmama konusunda biraz kararsız kaldığımı belirtmek isterim. Tamam çekilmiş olan bu film, sonuç olarak bir sanat eseri ve Türk tarihi ile ilgili bir belgesel değil. Ayrıca fantastik bir yapım ve yabancı gözüyle çekilen bir film. Zira filmde bahsedilen Vlad Dracul( III.Vlad Tepes ), bugünki Romanya'nın ( o zamanlar için Eflak-Boğdan ) önde gelen halk kahramanlarından biri. Ancak fantastik bir film olsa da tarihe dayanan bir hikayesi var ve bu hikayesi ise son derece çarpıtılmış durumda. Kaldıki son zamanlarda okumaktan ve araştırmaktan uzak yetişen gençlerin pek çok şeyi izleyerek öğrendiği düşünülürse bu filmin etkisini ve neden bu kadar rahatsız olduğumu daha rahat anlarsınız düşüncesindeyim. Zira Vlad Tepes'in Eflak-Boğdan yönetimini ele geçirmek ve sonrasında bu yönetimi elinde tutabilmek için erkek kadın yaşlı genç çoluk çocuk ( buna kendi halkı da dahildir ) demeden binlerce insanı kazığa oturtmak gibi pek çok farklı tarzda işkence ile öldürdüğü ve en sonunda kafasının kesilerek Fatih Sultan Mehmet'e hediye edildiği gerçeği bu filmde tamamen çarpıtılmıştır. Filmde de bu kazığa oturtma sahnelerine yer verilmiş olsa da bunun da haklı bir nedene dayandırılması ise kahkahalarla gülmeme neden olmuştur. Filmin sonu ise benim için daha da komiktir. Zira Fatih Sultan Mehmet'in kim olduğunu ve neler yaptığını filmin yapımcılarının bir araştırması gerekir düşüncesindeyim.
Neyse öncelikle filmin konusundan bahsedeyim; film 1442 yılında Eflak-Boğdan'ın Türkler tarafından ( Osmanlıdan hiç bir zaman bahsedilmiyor filmde ) fethedilmesi üzerine aralarında Vlad'ın da bulunduğu 1000 erkek çocuğu Türklere savaş ganimeti olarak verilir. Bu çocuklar Türkler tarafından birer yeniçeri olarak yetiştirilir. Vlad ise Türklere olan vazifesini yerine getirdikten sonra ülkesine barış ve huzur (?) getirmek için geri döner. Ancak Fatih Sultan Mehmet'in vergilerin haricinde yine 1000 çocuğu yeniçeri yapmak için Vlad'dan istemesi ile savaş baş gösterir. Vlad'ın ülkesini savunacak bir ordusu yoktur. Tek çaresi şeytanla anlaşmasıdır. Kırık Diş dağında pazarlık yaptığı şeytan ona hiçbir insanoğlunda olmayan bir gücü bahşedecektir ama o günden sonra Vlad'ın insan kanına olan susuzluğu doymak bilmeyecektir...
Filmin hikayesi, ailesini ve halkını korumak için gücü olmayan bir prensin, güç ve halkı uğruna ruhunu şeytana satması ve elde ettiği bu güçle intikamını alması temeli üzerine kurulmuştur. Film, hikaye olarak kafa karıştırmayan basit bir konu üzerine kurulmuştur. Ancak konu olarak zayıf kalan film görsel efektler bakımından sınıfı geçmektedir. Özellikle savaş sahnelerinin tasarlanmasında uzak doğu filmlerinden esinlenilmiş olduğunu söyleyebilirim. Diğer taraftan dış mekan tasarımları ve kostümler, özellikle zırhların tasarımı çok başarılıdır.
Sonuç olarak son derece çarpıtılmış bir hikaye de olsa yabancı toplumların Türklerle ilgili duygu ve düşüncelerinin nasıl olduğunu görmek, bu toplumların hala nasıl bir kuyruk acısına sahip olduğunu anlayabilmek için bu filmin izlenmesi gerekir düşüncesindeyim.
0 yorum :
Yorum Gönder