Karşınızdaki insanı istediğiniz bir noktaya odaklanmaya zorladığınızda aslında onu savunmasız hale getiriyorsunuz. Genellikle sihirbazların/illüzyonistlerin kullandığı bu yöntem, kötü amaçlar için de kullanılabilir; mesela yankesicilik için. İşte başrollerinde Will Smith ve Margot Robbie'nin yer aldığı Focus/Fokus ( filmde Türkçe'ye odaklanma olarak çevriliyor ) filmi de özünde bu konuya odaklanmış olan bir hırsızlık hikayesini anlatmakta.
Gelelim filmin konusuna. Lüks bir restoranda yolları kesişen Nicky ( Will Smith ) ve Jess ( Margot Robbie ) kısa sürede yakınlaşırlar. Aslında Jess'in Nicky ile ilgili başkaca planları vardır. Zira Jess, Nicky'i çarpmaya çalışan bir yankesicidir. Ancak Jess'in hesaba katmadığı şey ise Nicky'nin gelmiş geçmiş en iyi yankesicilerden biri olduğudur. Tüm acemiliğine rağmen Nicky Jess'teki ışığı fark etmiştir. Eğitmek üzere ekibine kattığı Jess'e işin tüm inceliklerini öğretmeye başlayan Nicky, kendisini tedirgin edici bir şekilde Jess'e yakınlaşırken bulur. New Orleans'ta gerçekleştirilen büyük vurgun sonrasında Nicky, Jess'i ekibinden uzaklaştırır. Aradan üç yıl geçer ve ikilinin yolları bu sefer de Buenos Aires'te kesişir. Nicky, Buenos Aires'te Garriga ( Rodrigo Santoro ) isimli zengin bir formüla takım sahibi ile iş yapacaktır. Nicky, Garriga'nın geliştirdiği araç yazılımını diğer formüla takım sahiplerine pazarlayacaktır. Daha doğrusu Garriga geliştirdiği sahte yazılımı, Nicky vasıtasıyla diğer takımlara satacak, ancak yazılım çalışmadığı için hem yarışları kazanacak hem de bu sayede maddi kazanç elde edecektir. Nicky, Garriga ile planı yapar. Ancak bu sefer de Nicky'nin hesaba katmadığı Jess bir anda ortaya çıkacaktır. Zira Jess, Garriga ile uzun zamandır sevgilidir ve bu durumdan Nicky son derece rahatsızdır. Artık işlerin karışmasına ramak kalmıştır.
Focus/Fokus filmi için kara mizah ile romantizmin başarılı bir şekilde harmanlandığı eğlenceli bir film dersem yanlış söylemiş olmam herhalde. Aksiyon ve görsel efektlere sırtını dayamıyor olmasına rağmen iyi hikayesi ve hikayenin eğlenceli işlenişi ile izleyicisini sıkmadan kendisini izlettirmeyi başaran filmin, bu bakımdan gayet başarılı bir iş çıkardığını rahatlıkla söyleyebilirim. Sürekli olarak izleyicide şüphe uyandıran hikayesi gerçekten de filmin başarısının sırrıdır diyebilirim. Diğer taraftan bu eğlenceli hikayeyi destekleyen renkli mekan tasarımları sayesinde izleyiciyi kendisine bağlamayı başaran film bu açıdan da gayet başarılıdır.
Hikayesel olarak yukarıda anlatmaya çalıştığım başarısına rağmen filmdeki iki büyük vurgunun bazı noktalarda inandırıcılıktan uzak olması filmin, benim açımdan puan kaybetmesine neden olmuştur. İlk vurgundaki algısal yönlendirme ve kaybedenin bu durumu hemen kabullenmesi, ikinci vurgundaki alınan riskin büyüklüğü ve Garriga'nın hemen ortadan yok olması, filmin inandırıcılığı maalesef çok azaltmıştır.
0 yorum :
Yorum Gönder