2011 yılında vizyona giren ilk filmin şimdiden kült aksiyon filmleri arasında gösterilmesi ve elde etmiş olduğu hatırı sayılır başarı, devam filmini de kaçınılmaz kılmıştır.
Aslında hikayemiz Gallerli yönetmen Gareth Evans'n Endonezya'ya gitmesi ve orada Pencak Silat adı verilen dövüş sanatı ile tanışmasıyla başlar. Devamında Gareth Evans'ın bu dövüş sanatının ustalarından olan Iko Uwais ile tanışmasıyla filmin temelleri atılır aslında.
Neyse lafı fazla uzatmadan filmimizin konusundan bahsedelim. Baskın 2 filmi, ilk filmin bittiği yerden başlamaktadır. Tama baskını sonrasında uyuşturucu çetesini çökertmeyi başarmış olan Rama ( Iko Uwais ), yeraltı dünyasının çok daha büyük isimlerinin dikkatini çeker. Karısı ve yeni doğmuş bebeği artık çok büyük tehlike altındadır. Girişmiş olduğu baskın operasyonunda pek çok kirli polisin varlığını öğrenmiş olan Rama'nın karşısına, teşkilat içindeki kirli polis ve politikacıları ortaya çıkarmakla görevli olan özel bir birlik çıkar. İlk başta bu birliğe dahil olmak istemeyen Rama, kardeşinin öldürülmesi ile teklifi kabul eder. Rama, yeraltı dünyasına casus olarak girecek ve yozlaşmış sistemin çürük halkalarını oluşturan politikacı ve polisleri açığa çıkaracaktır. Bunun için en iyi yol hapiste olan mafya babasının oğlu olan Uco'nun ( Arifin Putra ) güvenini kazanmaktır. Rama, başka bir kimlik altında hapse girer ve Uco ile temasa geçer. Hapisten çıktıktan sonra ise Uco'nun babası Bangun'un ( Tio Pakusodewo ) yanında işe başlar. Bu arada Bangun'un çetesi ve Japon mafyası Yakuza arasında 10 yıldan uzun süredir devam etmekte olan büyük bir iş birliği vardır. Ancak bu iş birliği üçüncü bir gücün boy göstermesi ile bir anda bozulacaktır. İşler kısa sürede savaş boyutuna varacak ve kahramanımız Rama, bu savaşın ortasında kalacaktır.
İlk filmin başarısını çok daha ilerilere taşımayı başarmış olan bir devam filmi ile karşı karşıyayız dersem yanlış söylemiş olmam herhalde. Aslında film için klasik bir konudan hareketle çekilmiş olduğunu söyleyebiliriz. Ancak filmin, izleyiciye sunmak istediği aksiyon gösterisi için son derece yeterli bir hikayesi var diyebiliriz. Kısaca hikaye bahane aksiyon şahane diyebileceğimiz bir film.
Gelelim filmin asıl can alıcı noktasına. Film, kesinlikle tam bir aksiyon gösterisi. Dövüş sahnelerinin kurgulanmasındaki hummalı çalışma bu sahnelerin koreografilerinin kusursuzluğu ile taçlanmış durumda. Diğer taraftan adeta Tarantino tarzı kanlı sahneleri ile seyir zevki tavan yapmış durumda. Yaklaşık 150 dakikayı bulan seyir süresi boyunca aksiyonun düzeyi hiç bir zaman azalmıyor. Kısa aralıklarla efsanevi dövüş sahnelerinin sıralanması da seyircinin ekran başında gözünü kırpmadan filmi izlemesini sağlıyor. Özellikle hapishane hücresindeki kavga, kar üzerindeki hesaplaşma, mutfakta geçen sahne gerçekten de akıllarda kalacak cinsten.
Kısacası Hollywood aksiyon sinemasını ağlatacak cinsten bir aksiyon filmi diyebileceğimiz bu filmi, türü seviyorsanız mutlaka izlemelisiniz. Ancak aksiyon bana göre değil diyorsanız, sizler için sıkıcı olabilir düşüncesindeyim.
0 yorum :
Yorum Gönder