Marvel çizgi roman dünyasının en "baba" karakterlerinden biri olan Punisher'ın ikinci beyazperde macerasında karaktere ünlü oyuncu Ray Stevenson can vermekte.
Filmin konusu kısaca şu şekilde. Karısı ve çocukları mafya tarafından katledilen Frank Castle, kalan hayatını, suç işleyip bir şekilde kanundan kaçmayı başaran suçluları infaz etmeye adamıştır. Bu uğurda mafya ailelerini sırasıyla yok eden Frank'in son hedefi Billy Russoti'nin ta kendisidir. Ancak Russoti'nin peşindeyken büyük bir hata yapan Frank, mafyaya sızmayı başarmış olan bir FBI ajanını öldürür. Yaptığı hata dolayısıyla oynadığı bu infaz oyununu bırakıp şehri terk etmeye karar veren Frank'i tek bir şey durduracaktır; o da Russoti'nin, öldürdüğü ajanın karısı ve kızının peşine düştüğünü duymasıdır. Masum bir kadın ve kızı kurtarmak için Frank'in tek yapması gereken Russoti'yi ortadan kaldırmaktır.
Hikaye olarak izleyiciyi çok bir şey vaat etmiyor olsa da sahip olduğu abartılı aksiyonu ile çizgi roman havasını yakalamayı başaran film, bu yanıyla bence gayet başarılıdır. Frank Castle'ın nasıl ve neden Punisher olduğu ile ilgilenmeyen ve bu konunun üzerinde fazla vakit harcamayan film doğrudan aksiyona giriş yaparak tercihini aksiyondan yana kullanmıştır. Bu tercih de bu tarz bir film için doğru bir tercih olmuştur düşüncesindeyim.
Diğer taraftan Ray Stevenson'un 2004 yılında vizyona giren ilk filmde Punisher rolünde izlediğimiz Thomas Jane'e göre Punisher karakterine daha çok yakıştığını düşünüyorum. Ancak aynı şeyi kötü adam Billy Russoti namı diğer Jingsaw karakterine can veren Dominic West için söylemek pek de mümkün gibi değil. Zira film, kötü adam bakımından sınıfta kalmaktadır. İlk filmdeki kötü performansına rağmen John Travolta'yı arıyor insanın gözleri.
Kısacası, az hikaye ancak bol aksiyonu ile sıkılmadan izleyeceğiniz bir film olduğunu düşünüyorum. Ancak saf aksiyon filmi bana göre değil diyorsanız bu filmden uzak durmalısınız.
0 yorum :
Yorum Gönder