Öncelikle uyarmak isterim ki, serinin ilk filmi olan "Maze Runner - Labirent: Ölümcül Kaçış" filmini izlemediyseniz bu yazıyı okumanızı tavsiye etmiyorum. Zira bu yazıda ilk filmle ilgili ufak tefek de olsa sürprizbozanlar yer almaktadır.
James Dashner'in Labirent serisinden beyazperdeye uyarlanan film serisinin ikinci halkası olan "Maze Runner: The Scorch Trials - Labirent: Alev Deneyleri" filminde hikaye, ilk filmin kaldığı yerden devam ediyor.
Geçmişlerine dair hiç bir şey hatırlamayan Thomas (Dylan O'Brien) ve arkadaşları, kapana kısıldıkları ve anlam veremedikleri labirentten, pek çok arkadaşlarının fedakarlıkları sayesinde kurtulmayı başarmışlardır. Ancak dışarı çıktıklarında yok olmanın eşiğine gelmiş bir dünya ile karşılaşan Thomas ve ekibi, Janson (Aidan Gillen) isimli bir adam tarafından hayatta kalmayı başarmış insanların yaşadığı bir tesise götürülür. Burada kendileri gibi gençlerle karşılaşan Thomas, başka labirentlerin de varlığını öğrenmiştir. Ancak gelinen tesisin, hapsoldukları labirentten çok daha tehlikeli bir mekan olduğunu anlamaları fazla zamanlarını almayacaktır. Zira dünya, ışıl hastalığı adı verilen bir hastalığa yenik düşmüştür ve bu hastalığa yakalanan insanlar ismine "deliler" adı verilen zombi benzeri yaratıklara dönüşmüşlerdir. İşte gençlerin geldiği bu tesis, ışıl hastalığına karşı tedavi bulma amacıyla kurulmuş olan ve ele geçirdikleri gençler üzerinde deneyler yapan bir tesistir. Durumu öğrenen Thomas, yedi arkadaşı ile birlikte bir şekilde tesisten kaçmayı başarır. "Sağ Kol" adı verilen gizemli bir adamı bulmak üzere harekete geçen gençlerin yolu Jorge (Giancarlo Esposito) ve Brenda (Rosa Salazar) ile kesişecektir.
Filmle ilgili düşüncelerime geçmeden önce, filme konu kitapları okumadığımı belirtmek isterim.
Kitap uyarlaması olması sebebiyle tutarlı bir hikayeye sahip olan film, yapmış olduğu hızlı giriş ile daha ilk sahnede izleyiciyi ekran başına bağlamayı başarıyor. Filmin girişinde gerilim, gizem ve aksiyonun iyi harmanlandığını ve bu temponun filmin yarısına kadar düşmediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Jorge ve Brenda'nın devreye girmesi ile birlikte filmin ortalarında temponun düştüğünü ve buralarda filmin biraz sallandığını belirtmeliyim. Ancak sonlara doğru toparlayan film, sağlam bir final ile, gelecek filme zemin hazırlayarak son bulmaktadır.
Devam filmi olması sebebiyle, ilk filmde izleyicinin aklında oluşmuş olan soruların bir kısmına yanıt verilirken yeni soruların da oluşması, son derece başarılı bir şekilde sağlanmıştır. Ancak bu filmde, ışıl hastalığının yayılması ve dünyanın nasıl bu hale geldiği veya WCKD ( filmde İSYAN örgütü olarak çevrilmiştir ) örgütünün nasıl oluştuğu ile ilgili bilgi verilmesi gerektiği beklentisi içinde olduğumu ancak bu beklentilerimin karşılanmadığını da belirtmek isterim. Diğer taraftan dünyayı kasıp kavuran alevden, gençlerin zorlanmadan geçip gitmeleri de filmin inandırıcılığını alıp götürmektedir.
John Paesano tarafından oluşturulan film müziklerinin filmin temposunu ve gerilimli yapısını başarılı bir şekilde desteklediğini, görsel efektlerin günümüz teknolojisinin tüm nimetlerinden yararlandığını ve bu sayede yok olmanın eşiğine gelmiş dünyanın gayet başarılı bir şekilde kurgulandığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Sonuç olarak ilk filmi izleyip beğendiyseniz bu filmi de beğeneceğinize eminim. İzlemediyseniz tavsiye ederim. İzleyin. Pişman olmazsınız.
0 yorum :
Yorum Gönder